Küçük bir kızken, ablamlarla birlikte oturup zaman zaman hararetle yaptığımız bir sohbet konusu vardı: Kiminle evleneceğiz? Tabii ki cinsel kimliğimizin daha bir farkına vardığımız yaşlarda olduğumuz için, evlilikle ilgili ileriye dönük planlar yapma zamanımız gelmişti sanırım. Aslında hiçbir zaman, “büyüyüp ileride telli duvaklı gelin olacaksınız” gibi cümlelerin kurulmadığı bir evde büyüdük biz. Bu yüzden de bizim bu konuşmalarımız annemi hayrete düşürüyordu aslına bakarsanız.
30 Kasım 2008 Pazar
24 Kasım 2008 Pazartesi
KOCAMAN GÜLÜMSEYEN ÖĞRETMENİM
Sizin, hiç ,öğretmeninizi vurup öldürdüler mi???Ne tuhaf bir soru değil mi??Öldürmek de ne demek???Belki de bir kısmınız buna “ evet” diye yanıt vermiştir… 1980 civarı …O dönemde, bir çok insanın annesi,babası,arkadaşı öldürüldü şu ya da bu şekilde….
Benim ilkokul öğretmenimdi…
Adı Nihal Erdoğan…idi…
32 yaşında …idi…
Bir oğlu vardı..Adı “Çavlan”…5 yaşında…
6 aylık hamile…idi…
Öldürdüler….Öldürmüşler…
Benim ilkokul öğretmenimdi…
Adı Nihal Erdoğan…idi…
32 yaşında …idi…
Bir oğlu vardı..Adı “Çavlan”…5 yaşında…
6 aylık hamile…idi…
Öldürdüler….Öldürmüşler…
21 Kasım 2008 Cuma
BU SON OLSUN!
Sabah uyandığımda, yine bir şarkı beynimde dönüp durmaktaydı. Ama bu sefer ne mutlu bana ki, Cem Karaca'nın en sevdiğim şarkılarından birisiydi kulaklarımda yankılanan... Hafta sonuna girerken istedim ki, hep birlikte söyleyelim:
"Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit neşe dolu
Mutlu günler vaadediyor
Sana yıllar ömür boyu
"Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit neşe dolu
Mutlu günler vaadediyor
Sana yıllar ömür boyu
19 Kasım 2008 Çarşamba
KADINIM, HÜKMÜM YOKTUR!
Kapı , hafifçe açıldı önce. O ince aralıktan, kime ait olduğunu seçemediğim parlayan bir göz görünüyordu sadece. Biraz daha aralanınca gelenin kim olduğunu anlamıştım.
- Girebilir miyim Yeşim Abla?
- Aaaa gel tatlım… Hoşgeldin!
Uzun süredir görüşmüyorduk onunla. Belki de onu görmemek, aylar önce beni çok sarsan o olayı anımsamamı öteliyordu. Ama gelmişti işte! Sarıldık, öpüştük. Tedirgin halleriyle ablasına ne kadar çok benzediğini bir kez daha düşündüm.
- Hadi otur bakalım… Nasılsın?
- İyiyim ablacığım sağol… Biraz sıkıntılarım var da; muayene olmaya gelmiştim.
- Tamam canım… Önce muayeneni yapalım. Sonra sohbetimizi ederiz.
- Girebilir miyim Yeşim Abla?
- Aaaa gel tatlım… Hoşgeldin!
Uzun süredir görüşmüyorduk onunla. Belki de onu görmemek, aylar önce beni çok sarsan o olayı anımsamamı öteliyordu. Ama gelmişti işte! Sarıldık, öpüştük. Tedirgin halleriyle ablasına ne kadar çok benzediğini bir kez daha düşündüm.
- Hadi otur bakalım… Nasılsın?
- İyiyim ablacığım sağol… Biraz sıkıntılarım var da; muayene olmaya gelmiştim.
- Tamam canım… Önce muayeneni yapalım. Sonra sohbetimizi ederiz.
15 Kasım 2008 Cumartesi
HAFTA SONU SAÇMALAMALARI
- Nasıl efendim; pidelerimiz hoşunuza gitti mi?
- Evet evet! Çok lezzetliydi. Elinize sağlık!
- Afiyet olsun. Tekrar bekleriz… Yakınlarda mı oturuyorsunuz? Eğer öyleyse paket servisi için hazırladığımız broşürlerden vereyim size…
- Yok yokkk! Biz uzakta oturuyoruz. Sırf sizi yemek için geldik!!!
- Efendim?????
- Şeyyyyy pidenizi yani!
- !!!!!!
- Evet evet! Çok lezzetliydi. Elinize sağlık!
- Afiyet olsun. Tekrar bekleriz… Yakınlarda mı oturuyorsunuz? Eğer öyleyse paket servisi için hazırladığımız broşürlerden vereyim size…
- Yok yokkk! Biz uzakta oturuyoruz. Sırf sizi yemek için geldik!!!
- Efendim?????
- Şeyyyyy pidenizi yani!
- !!!!!!
13 Kasım 2008 Perşembe
CEPHENİN İKİ YÜZÜ
2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, Japonya’da bir ada olan İwo Jima’da geçen bir çarpışma. Cephede , ülkesini savunmak üzere adaya yerleştirilmiş Japon askerleri ve gemilerle adaya çıkartma yapmaya hazırlanan Amerikalılar… Birbirlerinin düşmanı haline gelmiş –getirilmiş- iki ülkenin insanları, cephenin iki tarafında savaşmak üzere yerlerini alırlar…
Clint Eastwood’un yönetmenliğini yapmış olduğu “Atalarımızın Bayrakları” ve “İwo Jima’dan Mektuplar” , aynı savaşa iki farklı açıdan bakmayı amaçlamış ve bence üzerinde düşünülmesi gereken filmlerin başında geliyor. Düşman olarak kabul ettikleri, gözlerini kırpmadan öldürmeyi amaçladıkları insanların da, tıpkı kendileri gibi korkuları, özlemleri ve sevgileri olduğunun altı dikkatle çizilmeye çalışılıyor.
Clint Eastwood’un yönetmenliğini yapmış olduğu “Atalarımızın Bayrakları” ve “İwo Jima’dan Mektuplar” , aynı savaşa iki farklı açıdan bakmayı amaçlamış ve bence üzerinde düşünülmesi gereken filmlerin başında geliyor. Düşman olarak kabul ettikleri, gözlerini kırpmadan öldürmeyi amaçladıkları insanların da, tıpkı kendileri gibi korkuları, özlemleri ve sevgileri olduğunun altı dikkatle çizilmeye çalışılıyor.
11 Kasım 2008 Salı
BENİM BABAM, BENİM ANNEMİ DÖVER!
Saçlarının arasından ince bir kan sızıntısı şakağına doğru akmış ve koyu kırmızı bir leke gibi donup kalmıştı. Kaç yaşında olduğunu kestiremediğim kadın, başını önüne eğmiş, titredikleri fark edilmesin diye ellerini kucağında birleştirmiş , öylece oturuyordu pansuman odasında. Benimle göz teması kurmamaya özen gösteriyordu.
- Nasıl yaralandınız?
- ………….
- Başınızı bir yere mi çarptınız?
- ………….
- Nasıl yaralandınız?
- ………….
- Başınızı bir yere mi çarptınız?
- ………….
7 Kasım 2008 Cuma
BOŞVER ALDIRMA!
“ Bisiklete biiinersiiiinnnn
Bizim evdeeee ineeerrrsiiinnn
Eğeeerrr baabaaannn sorarsaaaa
Teker patlaaadıı dersinnn”
Sabah olup da gözlerimi henüz açmışken, beynimin uyuşuk duvarlarında bu şarkı yankılanmaktaydı. Rüyamda mı görmüştüm acaba? Eğer öyleyse, görecek daha güzel bir rüya bulamadığım için kendime acımalı mıydım? Her sabah olduğu gibi homurdana homurdana lavabonun yolunu tuttum. Aynadaki yansımama baktığımda dehşet içinde irkildim.
Bizim evdeeee ineeerrrsiiinnn
Eğeeerrr baabaaannn sorarsaaaa
Teker patlaaadıı dersinnn”
Sabah olup da gözlerimi henüz açmışken, beynimin uyuşuk duvarlarında bu şarkı yankılanmaktaydı. Rüyamda mı görmüştüm acaba? Eğer öyleyse, görecek daha güzel bir rüya bulamadığım için kendime acımalı mıydım? Her sabah olduğu gibi homurdana homurdana lavabonun yolunu tuttum. Aynadaki yansımama baktığımda dehşet içinde irkildim.
6 Kasım 2008 Perşembe
O SADECE BİR ÇOCUK!
“Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır. Toplumların geleceği olan çocuk ve gençlerin her yönden sağlıklı yetiştirilmeleri, kişilik gelişimleri için de çok önemlidir. Çocuğun sağlığını, fizik ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan hareket ya da davranışlara “Çocuk İstismarı” denilmektedir.” (1)
2 Kasım 2008 Pazar
CEEEEEEE!!!!
Sürprizleri sevmem. Daha doğrusu bazılarını severim ama genelde sevmem. Tabii ki bu durum bana sürpriz yapmayı planlayanlar açısından hiç de hoş bir durum olmasa gerek. Uzun emek harcanarak hazırlanmış bir sürpriz, düşünen açısından hoş olsa bile karşı taraf açısından çok da tepkiyle karşılanabilir en azından istenilen etkiyi sağlamaz. Elbette buradaki en önemli nokta, karşıdakini iyi tanımaktır.
Neden sürprizleri sevmediğimi düşündüğümde, aklıma ilk gelen, kontrolü delicesine elimde tutma merakım oluyor. Kontrolü kaybettiğim her an, beni huzursuz ediyor. Bu huzursuzluk, çevreme huysuzluk olarak yansıyor. Yani iyi bir amaca hizmet etmesi düşünülen bir sürpriz, bir anda ortalığı birbirine katabiliyor.
Neden sürprizleri sevmediğimi düşündüğümde, aklıma ilk gelen, kontrolü delicesine elimde tutma merakım oluyor. Kontrolü kaybettiğim her an, beni huzursuz ediyor. Bu huzursuzluk, çevreme huysuzluk olarak yansıyor. Yani iyi bir amaca hizmet etmesi düşünülen bir sürpriz, bir anda ortalığı birbirine katabiliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)