Motosiklet kullanımının gerek ekonomik, gerekse “Maceranı yarat “ hareketinin giderek yayılması nedenleriyle artması, konu ile ilgili bir takım düşüncelerimi belirtme gereksinimini doğurdu. Bu konuda şimdiye kadar yazılmamışları yazmak, gene bana düştü haliyle… Şimdiden hayırlı olsun!
Motosiklet kullanan sevgili arkadaşım… Şunu hiçbir zaman unutma ki, kaportan bedenindir. Belki biraz kiloluysan hava yastığı benzeri bir etki yapabilir ama gene de fazla güvenme bence… Bu yüzden de korunma amaçlı her türlü donanımı kullanmanda şiddetle fayda vardır. Yapılan araştırmalarda, kola takılan kaskın koruyuculuğuyla ilgili hiç bir pozitif veriye rastlanmamıştır. O yüzden kaskı koluna değil kafana takmalısın. Bunu sakın unutma! Ayrıca çocukluk zamanımızda kullandığımız bir aletin ters dönmüş haline benzeyen kask modeli de -evet haklısın çok sevimli görünüyor ama- çeneni korumuyor. Haa elbetteki ihtiyaç halinde farklı bir kullanımını düşünerek aldıysan bir şey söyleyemeyeceğim…
Motosiklet sürücüsünün arkasında onu sarmış sarmalamış, saçlarını savurarak giden hanım kızım… Yol yakınken hemen o adamı terk et! Baksana! Kendisi kafasına kaskını takmış, korumalı ceketini giymiş. Seninkiler nerede? Hiç bu açıdan düşünmemiştin değil mi? Tabii ne de olsa herkes, siz geçerken merakla izliyor ve kendini çok havalı hissediyorsun. Ama izleyenlerden birisi de benim ve senin için üzülüyorum… Sen bu konuyu bir daha düşün istersen…
Motosiklet sürücüsünün arkasında onu sarmış sarmalamış ağabeycim… İnan; bu konuda fazla yorum yapmak istemiyorum. Sadece çok acayip göründüğünüzü söylemekle yetineceğim. Hele bazen de üç adam arka arkaya biniyorsunuz ya, işte o zaman kelimeler kifayetsiz kalıyor. İstersen bir mağazanın önünden geçerken vitrindeki yansımada bizim gördüğümüz manzaraya bir de sen göz at… Benden söylemesi…
Motosikletin üzerinde anne, baba ve aracın muhtelif yerlerinde çocuk kafaları görünen aile… Mutlaka ki zorunluluktan dolayı bu şekilde yolculuk yapıyorsunuz. Ama bu araçlar en fazla iki kişinin yolculuk etmesi üzerine tasarlanmıştır. Bu kapasitenin üzerine çıkmak için yapılan zorlamalar ise, olsa olsa Guiness Rekorlar Kitabı’na girme çabasıyla yapılabilir ki, bu da trafiğe kapalı alanda ve yetişkinler ile denenebilir. Altı kişinin dolmuş parası belki de size fazla geliyordur. Ve nasıl olsa seri üretim çocuk yaptığınız için bir kaçının motosikletten düşüp ölebilecek olması sizi ilgilendirmiyordur. Ama lütfen ve lütfen gerekirse yürüyün ama altı kişi bir motosiklete binmeyin!
Yoğun trafikte ters yoldan gelen, tali yoldan önüme çıkan, yanlış yöne sinyal veren ya da araçların arasında slalom yapan pek muhterem motosiklet sürücüsü! Otuz dakikada pizza siparişi yetiştirmek elbette ki güzel bir hizmet ama hem senin hem de başkalarının karnını doyurması için hayatta kalmaları gerektiği gerçeğini sakın unutma! Ayrıca motosiklet, yük taşıma amacıyla üretilmiş bir araç değildir. Bu yüzden de “Bir seferde kaç tüp götürebilirim?” ya da “ Üst üste kaç tane pet şişe su taşıyabilirim?” gibi deneysel çalışmalara hiç gerek yoktur.
Motosiklet üzerindeyken giyilmesi gereken kıyafetler de önemlidir. Örneğin, eğer bu araca bineceğiniz kesinse mümkünse etek giymeyin. ( Sevgili erkek okuyan, sakın bu noktada “Heheheh biz de mi etek giymeyeceğiz” türünden bir geyik yapmayınız. Hiç gerek yok!) Etekle bindiğinizde iki bacağınızı bir tarafta toplayınca hanım hanımcık bir görüntüye bürünseniz de motosikletin ruhuna hiç de uygun olmuyor bence. Ayrıca bikini ve ya kısa şort giyilmesi de sürüş güvenliği açısından tehlike arz etmektedir. Sizin için değil; arkadaki erkek sürücüler için elbette… Parmak arası terlikle, poposunun altında sele yok olmuş ve kıllı erkek sürücüler de göz zevkini bozmaktan başka bir işe yaramıyor ne yazık ki…
Evet! Şimdiye kadar bu anlattıklarımı hiç kimsenin size söylemediğini var saymak istiyorum. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmaksızın bu engin görüşlerimi paylaşmayı kendime görev edindim ve artık sizler, motosiklete nasıl binmemeniz gerektiğini çok iyi biliyorsunuz. Yarın yollardayım ve hepinizi birer birer kontrol edeceğim. Hadi bakalım… Yarın görüşmek üzere esen kalın!
trafik polisi mi kesildin şimdi de başımıza :))
YanıtlaSilşaka bir yana motoksikleti bir ulaşım aracı veya bir keyif olarak kullanmak dışında bir show aracı olarak kullanıp hem kendi hem de başkalarının hayatını tehlikeye atan o kadar çok kişi var ki...
Eeee ne yapayım canımcım? Vatan benden hizmet bekliyor:)))
YanıtlaSilYeşim'cim Antalya'da yaşayan seni çok iyi anlar motorsiklet kullanımı konusunda.
YanıtlaSilBence de hayırlı olsun vatana millete bu yazı:))
Gerçekten de Antalya da mı çok yoksa bize mi öyle geliyor? Ama araba kullanırken en korktuklarımdan biri oldukları kesin:)))
YanıtlaSilSarı bukleli kız, çok keyifli yazmışsın vallahi. Duygularıma tercuman olmuşsun, bir de gecenin köründe bizim evin önünden motorunu öttürerek geçen bir zat-ı muhterem var ki henüz kime hava attığını öğrenememekle birlikte yakın takipteyim. Ancak böyle giderse yakında hava attığı kıza havadan bakmak zorunda kalacağını senin sayfandan hatırlatmak isterim
YanıtlaSilBeğenmene çok sevindim Şule can. Antalya'da motosiklet kullanımı çok fazla olduğu için gözlem yapmak için çok fırsatımız oluyor haliyle. Bir zat da bizde var bahsettiğin gibi. Susturucu takmadan ara sokaklarda cirit atıyor. Böyle giderse ben ona bir susturucu takacağım:)))
YanıtlaSil