26 Ocak 2010 Salı

GECE Mİ SOĞUK; YOKSA...?

death_by_mr_twingoHava çok soğuktu... Her yer gri buzdan yapılmış zırhların içine gömülmüştü adeta. Keyifli bir akşam geçiriyordum. Saat 23:3o sularında telefon açan sağlık memuru Mehmet'in sesi endişeliydi. Fenalaşan bir hasta için acilen aşağı inmemi istedi. Üzerimdeki pijamanın üzerine geçirdiğim mantomla gecenin ayazına fırladım. Kaldığım evin kapısının önünde tanımadığım bir otomobil beni bekliyordu. İçeride Mehmet'ten başka, genç bir kadın ve orta yaşlarda bir adam vardı. Hemen hastanın geçmişi, şu andaki şikayetleri ve kullandığı ilaçlarla ilgili bilgi almaya başladım. Daha önce iki kere kalp krizi geçirmiş aynı zamanda şeker hastası kırk yedi yaşında bir kadındı.

Sağlık Ocağı'na gitmediğimizi farkedince şaşırdım. Hastanın beni orada beklediğini zannediyordum. Onu evden çıkartamadıklarını ve acilen bizi almak için geldiklerini öğrendiğimde benim de endişelerim artmıştı. Çünkü büyük olasılıkla yine bir kalp krizi geçiriyordu ve ev ortamında yanımda hiç bir ilaç ya da alet yardımı olmaksızın bir şeyler başarabilmem çok zordu. Ben bunları düşünürken iki katlı bir evin önünde durduk. Üst kattan çığlıklar yükseliyordu. Merdivenleri bir solukta çıktım.

20 Ocak 2010 Çarşamba

KAR YAĞARKEN

getattachment1Üzerime ilk kez kar taneleri düştüğünde otuz yaşındaydım. Yeni bin yılı karşılayacağımız günde, Ankara'da Kızılay Meydanı'ndaydım. Balıkesir'de yaşadığımız günlerde de mutlaka böyle bir deneyim yaşamışımdır ama anımsayamıyorum; çok küçüktüm. Ankara'nın gri ve puslu havasına inat bembeyaz düşen kar tanelerini hissetmek için yüzümü gökyüzüne çevirmiştim. Mantomun üzerine düşen kristalleri hayranlıkla incelerken, şemsiyelerini açmış telaşla bir yerlere yetişmeye çalışan ciddi suratlı insanların bakışlarına aldırmıyordum bile...

Şimdi... Yine bir geçici görevde, yine Gömbe'deyim. Dışarıda dağlar, ağaçlar, taşlar herşey bembeyaz bir örtünün altında... Sessizlik ve huzur hüküm sürüyor dışarıda. İçeride de durum bundan çok farklı değil. Çıtır çıtır yanan bir soba, üzerinde cızırdayan bir demlik ve sıcacık bir çay... 

Hava koşulları nedeniyle fazla hasta gelmiyor. Bu durumda bana da, bu boş zamanı değerlendirmek düşüyor. Daha fazla yazamayacağım. Çünkü kar topu oynamaya gidiyorum!

 

Not1:  Fotoğraf makinesinin tarih ayarlarında hata varmış. Ama düzeltip tekrar çekme şansımız olamadı; çünkü pilin gücü yeterli değildi. Dorusu Tarih 20 Ocak 2009 Saat: 11 25 olacaktı...

Not 2: Aslında Gömbe'ye geleli neredeyse yirmi gün oldu. Ama örgü örüp, film seyretmekten yazmaya sıra gelmedi . Onları da başka bir zaman anlatırım artık... Görüşmek üzere...

 

Fotoğraf: Batuhan TAŞDEMİR