KANTİN
- Tahminen ne kadar olmuştur ameliyata gireli?
- 8’e doğru aldılar ama sanırım biraz geç başlamış. Bizim hemşirelerden birisi söyledi.
- Ufff! Hayırlısıyla çıksaydı içeriden…
- Evet yaaa… Beklemek çok zormuş!
- Dün gece nasıldı? Uyuyabildi mi bari?
- Nerdeee? Gecenin bir vakti film çektirmeye kalktılar. Sonra da uyku muyku kalmadı tabii.
- Vallahi ben de doğru düzgün uyuyamadım. Kendim ameliyat olacak olsam bu kadar heyecanlanmam.
- Evde vedalaşırken de güya sakinmiş gibi davranmaya çalışıyordu ama yanaklarının kızarıklığından belliydi heyecanı.
- Tabii canım… Klasik anne işte! Biz üzülmeyelim diye belli etmeyecek hiçbir şeyi…
- Aaaa dayımlar geldi. Ben onları bir yere oturtup geleyim.
- Kaç kişi çay istiyor? Beş tane çay; birisi açık olacak…
- Saat kaç oldu?
- Daha var…
- Uffff ben biraz dolaşıp geleyim. Otur otur çatladım!
- Birkaç sandalye daha bulmamız gerekiyor.
- Şu gazete bugünün mü? Azıcık kafam dağılsın bari.
- Stresten midem kazındı. Poğaça simit falan isteyen var mı?
- Ne garip değil mi?İlk kez dört kardeş bir arada Ankara’dayız…
- Evet! Keşke sebep bu olmasaydı ama buna da şükür.
- Amcamları kapıdan içeri almıyorlarmış; gidip getireyim.
- O zaman şu yan masadaki fazla sandalyeleri de alalım. Yakında kantini tamamen işgal edeceğiz galiba!
- Aaaa hemşire hanım arıyor! Alooo? Çıktı mı nihayet? İyi mi? Ohh şükürler olsun…Ayılma odasına mı götürüyorlar? Tamam… Geliyoruz…