Yaşam böyle bir bilinmezlik taşıyor işte… Hiç planlamadığımız bir şekilde gelişiyor ve ummadığımız şekillere bürünüveriyor. En son yazımı 25 Haziran tarihinde yayına vermiştim. Onu hemen izleyen günlerde taşınıp yerleşme telaşı ve köyde internet bağlantımızın henüz olmaması sebebiyle “Yaşasın! Duyduk duymadık demeyin dostlar! Evimiz bitti!” içerikli yazımı bir türlü hazırlayamamıştım. Ama olsundu. Sonunda 3 haftalık senelik iznimin sonunda şehre yumuşak bir iniş yapmıştım. Artık tek gereksinimim olan şey, evimizin yapımında emeği geçenlerin isimleriydi.
Gerçi bir çoğunu tanımış olsam da, birilerini unutabilecek olmanın endişesini taşıyordum. Tabii ki “Şöyle toptan bir teşekkür edeyim; Fabrikev ekibi aralarında paylaşsın” diye de düşünebilirdim. Ama aralarında bir dönem artık neredeyse annemden fazla gördüklerim olduğundan, isimleri toparlamayı daha uygun bulmuştum. Bir yandan haftalardır işten uzak olmanın rehaveti, bir yandan kavurucu sıcaklarda köyde olma özlemiyle geçen bir haftanın üzerine , sağ omzumda akşamüstü başlayan ve giderek artan bir ağrı, zaten var olan ruh halimin tuzu biberi olmuştu. Bilimsel olarak “Bulaşıcı omuz ağrısı” gibi bir tanı bulunmasa da , en son muayene ettiğim omuzu ağrıyan hastamdan sonra başlamış olan ağrım için daha uygun bir tanımlama bulamıyordum.
Sonraki beş hafta benim için oldukça zorlu bir süreç başladı. Sebebi “bahçede tırmık yapmak” ya da “perde asmak” gibi bir takım rivayetlere dayandırılsa da önemli olan sonuçtu ve ben sağ kolumu hareket ettiremiyordum. Koltuk altıma destek amaçlı konulmuş yastıklarla, köydeki evimize geri döndüm. Hüzünlü gözlerle bahçeyi seyrediyor, tırmık yapmak ya da beton yanmasın diye bahçe duvarlarını sulamak için yanıp tutuşuyordum. Ama bırakın bunları yapmayı saçımı toplamak ya da kendi başıma banyo yapabilmekten aciz bir durumdaydım.
Genelde bu tarz sakatlanmalarda alçı, atel ya da elastik bandaj görmeye alışkın olunduğundan, bu “Koltuk altı yastık” pozisyonunu algılamaz bakışlara maruz kaldım.
Tabii ki aylardır yazamamış olmanın acısını çıkartırcasına gene çenem düştü ve ne anlatacakken nerelere geldi konu… Sağlık sorunum nedeniyle ötelene ötelene bugüne kadar geldik işte… Evimizin bütün yapım aşamalarını fotoğraflarla anlatmıştım sizlere. Bu süreç zarfında çok güzel ve sıcak dostlar edindik. Elbette ki yeni başlayan her projede olabileceği gibi bir takım aksaklıklar oldu ama bu sorunların giderilmesindeki çabayı ve iyi niyeti gördük. Teorideki bazı uygulamaların pratiğe döküldüğünde ne gibi sonuçlar getirdiği konusunda geri bildirimlerimizi paylaştık. İlgiyle dinlenip, bu uygulamalarda yeni düzenlemelere gidildi. Bu hız ve inançla giderlerse ileriki günlerde adlarını çok daha sık duyacağımız konusunda en ufak bir şüphem bile yok.
Gelelim mutlu sona… Öncelikle ekonomideki durgunluğa inat, Fabrikev gibi son derece pratik ve çağdaş bir projeye çok ciddi bir yatırım yapan ve bunu daha da geliştirmek isteyen Mustafa SAK’ı yürekten kutluyor ve yolunun açık olmasını diliyoruz. Genel Md. Yrd. Muzaffer ERTEN, Pazarlama Md. Emre ÖZBIYIK, Bölge Md. Fatih SORGUÇ ve Montaj Md. Volkan BENZEŞ’e ilgi ve dostlukları için çok teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda da mangal yapmaya bahçemize bekliyoruz.
Evimizin temelini atan Alt Yapı Ekip Şefi Adem Usta ve diğer ustalarımız Şeref, Süleyman, Ahmet, Nail, Mustafa ve Lokman… Hepinizin ellerine sağlık. O kadar güzel ve sağlam bir temel yapmışsınız ki, daha ev kurulmadan önce bile köydekiler temelimizi görmeye geldiler. Montaj Ekip Şefi Cihan ve ekipteki diğer ustalar İsmail, Akif, Yahya, Ahmet, Gökalp, Gökhan, Mehmet Ali, Kemal, Serkan, Nuri , Osman, Ali, Okan, Erdoğan, Barış ve Şükrü… Kendi evinizi kuruyormuşçasına titiz ve hevesle çalıştınız. Çay sohbetlerimizle ve yemek molalarımızla, esprilerle güle oynaya kurdunuz evimizi. Bundan sonra da bu ev her zaman neşeli ve bereketli olacak; buna tüm kalbimle inanıyorum.
Emeği geçen herkese ( isimlerini unuttuklarım varsa affola) çok teşekkür ediyoruz. Fabrikev ailesi bilsin ki ; artık Bayatbademleri Köyü’nde de bir evleri var… Kapımız daima açık ve çayımız her zaman hazır…
tamam mı artık herşey yerli yerinde mi atlayıp geliyor muyum ben ondan haber ver :)))
YanıtlaSilBayramdan önce bahçe duvarları da bitince işlem tamam olacak. Ekim ayından itibaren hizmetinizdeyiz:)))Öptüm seni...
YanıtlaSilYeşim'ciğim, evin görüntüsü şahane, güzel günlerde oturunsağlıkla, mutlulukla oturun olur mu?
YanıtlaSilBir gün bizim de yolumuz düşsün oralara, o güzel havayı çekelim ciğerlerimize, bu arada dikkat et kendine:))
Sevgilerimle...
Çok sağol Özlemciğim. Her zaman bekleriz. Verandada çay keyfi yaparız. Öptüm seni...
YanıtlaSilValla veranda süper görünüyor kesinlikle:)) Bu arada geçmiş olsun Yeşim:( Sevgiler...
YanıtlaSilÇok sağol Haşim. Çok uzun süredir bağlantımız kesilmişti. Senden bir ses duyduğuma çok sevindim. Umarım iyisindir. Ben gene klasik bir sakatlanma sürecini geçirdim ne yazık ki. Ama artık iyiyim. Yolunuz bu tarafa düşünce bekleriz. Sevgilerimle...
YanıtlaSilYeşim merhaba,
YanıtlaSilDostluklar ve karşılaşmaların hep bir öyküsü vardır. Ben de seninle Antalya havaalnında karşılaştım. Evinde misafir oldum.Arabana kurulup antalya keyfi yaptım.Bayatbadem köyünde enginlere dalıp dağları ve evinin yapılış öyküsünü dinledim. Fotografları görünce kafamda daha fazla şekillendi. Umarım keyifle oturursunuz.
Seni Nilay vasıtası ile tanımış olmaktan çok mutlu oldum. farklı bir yerlerde yolumuzun kesişmesi dileği ile öperim.
Merhaba Kuvvet... Evler dostlarla güzeldir; sen de bilirsin. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere... Ben de seni tanımaya başladığıma çok sevindim. Arkadaşımı da öp benim için. Sevgilerimle...
YanıtlaSil