12 Aralık 2007 Çarşamba

SESSİZ, SİTEMSİZ

80482Onlar… Birer birer gittiler yaşamlarımızdan… Ani çıkan bir rüzgarın savurduğu yapraklar misali, teker teker koptular tutundukları dallardan. Yaprak dökümü hep vardı aslında. Yok saydık; gözlerimizi kapattık. Başımıza gelmez mi sandık? Zamanını hiç bilemedik; bilemezdik. Veda bile edemedik…

Onlar… Ailemizdi bizim… Annemiz, babamız, kardeşimizdi. Eşimizdi; sevgilimizdi, vazgeçilmezimizdi… Dostumuzdu; zaman akarken bulduklarımızdı. Sevgimizle gövdelenen paylaşımlarımızdı bizi bize bağlayan. “Biz” olmayı mı kanıksadık; yoksa birlikte geçireceğimiz zamanın sonsuz mu olduğunu sandık? Peki, sonu fark ettiğimizde, çok mu geç kalmıştık? Yeterince sevebildik mi onları? Doyasıya; hatta doymayasıya…

Onların… Bir sürü planları vardı yaşama dair… Hep, zamanda ötelenmiş, “bir gün” yapılmak üzere ertelenmiş planlardı bunlar. Bir kısmı gerçekleşti; bir kısmı ise sonsuzun derinliklerinde yok oldu gitti, onlarla birlikte. Bu planları gerçekleştiremediklerini gördüğümüzde, kendi yaşamlarımızı ve ertelediklerimizi düşündük mü? Bir ders çıkarttık mı yaşanılanlardan?

Onlar… Üzerinden ne kadar zaman geçse bile, özlemekten hiç vazgeçmediklerimiz. Düşlerimizde hasret giderdiklerimiz. Sanki hiç gitmemişlercesine sohbet edip, sarmaş dolaş olduğumuz ve düşten uyanmanın “kabus” demek olduğu anladığımız zamanlar yaşadık sık sık. Düşün gerçek olmasını hiç bu kadar istedik mi başka zaman?

Onlar… Şimdi birer masal kahramanı oldular. “Bir varmış” la başlayıp , “Bir yokmuş”la sonlanan, ağzımızda buruk bir tat bırakan kısacık birer masaldı artık yaşananlar. Hani, anılar ve fotoğraflar da olmasa, hiç geçmemişler bu dünyadan, sanki hiç varolmamışlardı. Sahi, bir insan gerçekten de, ondan artık hiç kimse bahsetmediğinde mi tamamen yok olurdu? O zaman, kendi yaprak dökümlerimize kadar onların da bizimle yaşayacağı düşüncesi, teselli miydi yüreğimize?

Onlar… Birer birer gittiler yaşamlarımızdan… Bir veda bile edemeden gittiler… Sessiz, sitemsiz…
Öylece gittiler…Sessiz…Sitemsiz…









Günlerimiz

Çözülen bir yün yumağı
Akıp giden günlerimiz.
Mezar taşlarından suskun
Sessiz, sitemsiz.

Savrulan yapraklar gibi
Akıp giden günlerimiz.
Cenaze törenlerinde
Sessiz, sitemsiz.

Bir suçluyu aklar gibi
Akıp giden günlerimiz.
Sanki bir sır saklar gibi
Sessiz, sitemsiz.

Doğmayan şafaklar gibi
Akıp giden günlerimiz.
Haksız ittifaklar gibi
Sessiz, sitemsiz.

Bir kitaba başlar gibi,
Koşarken yavaşlar gibi,
Ölen arkadaşlar gibi,
Sessiz, sitemsiz.

Yağmur ATSIZ'

 

Bu yazı, 12 Aralık 1984 tarihinde aramızdan ayrılan ve özlemi hiç dinmeyen , canım babam Zeki ÖZDEMİR ve tüm yaprak dökümlerimiz içindi…

Zülfi Livaneli’nin sesinden “Günlerimiz”i dinlemek için:

http://www.anindadinle.com/sarki_dinle.php?id=1617

4 yorum:

  1. ne güzel yazı ne güzel şiirle bitmiş bu arada link açmadı şarkıyı dinlemeyeli çok olmuş özlemişim


    /Bana tıraş olmayı babam öğretti
    Her sabah anmam için fırsat oluyor şimdilerde
    Mahzunlaşırım bazı günlerde
    Elimde parmak bisküviler
    Oya Bora dinler bulurum kendimi
    Ya da Barış Manço bazen de Ahmet Kaya
    Bana adam olmayı babam öğretti
    Şarkı sözü yazar beste yapardı
    Geldiği yerle tezat
    Şehrin erkek bakışına inat
    Duygusal olmayı ondan öğrendim
    Dalmalarım derinlerde vurgun yemelerim ondandır
    Şimdi yine elimde Eti Finger bilmem kaç sene sonra
    Şarkılarla sarhoş olmam bundandır/

    YanıtlaSil
  2. Benim için hüzünlü zamanları anımsatttığı için okudukça ve o şarkıyı dinledikçe yüreğim titriyor.

    YanıtlaSil
  3. SENCE SÖZÜM VAR MI SÖYLENECEK?

    YanıtlaSil
  4. Söylenecek ne var ki? Ölüm karşısında hepimizin dili bağlı be Yonca!

    YanıtlaSil