30 Ağustos 2008 Cumartesi

BİR GÜVERTE, DÖRT KAPTAN

istanbul-011Yazmak, yazmayı sevmek ve yazabilmek… Aslına bakarsanız bir çok açıdan güzel, heyecan verici ve anlamlı olmakla birlikte, uzakları yakın, insanları dost, yürekleri bir yapan bir özelliğe de sahip. Şimdi hala tadı damağımda kalan güzel bir gecenin izlerini bir kez daha sürüp, beynimin labirentlerinde ölümsüzleştirmenin peşindeyim.

Alptekin’le tanışmamız bundan bir yıl önce yazılarla başlamıştı. Başka bir platformda yazmış olduğum birkaç öykümle ilgili beni resmen bir soru yağmuruna tutmuştu. Okuduklarını not alıp, gayet ciddi bir şekilde yorumlayıp, bu öyküler arasındaki bağlantı noktalarını merak eden tarzda sorulardı bunlar. Bu durum bende çok büyük bir şaşkınlık yaratmıştı; çünkü yazılarımı o zamana kadar kimsenin bu kadar ciddiye alacağını düşünmemiştim.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

GÖRÜŞME

the_sun_by_causticstockAralık duran dış kapıyı hafifçe iterek, ofisin bekleme salonu olarak düzenlenmiş bölüme girdim. Şimdiye kadar hiç bir ofiste, bu kadar büyük bir bekleme salonu görmemiştim doğrusu. Pembe ve gri tonlarda döşenmiş salonunun rahat koltuklarından birisine oturdum. Büyük pencerelerden gün ışığı içeri tatlı tatlı süzülüyordu. Işığın yumuşaklığı, bana aynalı cam kullanıldığını düşündürdü. Köşelerde yeşil ve büyük bitkiler, krom metal sehpaların üzerinde bazı gezi dergileri, duvarlarda da ülkelerin tatil tanıtımı olan posterler salona ferahlatıcı bir hava vermişti.

10 Ağustos 2008 Pazar

HÜZNÜN SOLUĞU, HÜMEYRA...

humTam olarak başlangıcını bilemesem de sanırım onu sevmeye başladığımda, fakültenin ilk senesindeydim. O, “Yaş 35; yolun yarısı eder” derken, ben daha bahsettiği yaşın yarısını henüz geçmiştim. 35 yaşında olmak nasıl bir şey bilemesem de, o yaşlara gelmekten ürktüğümü anımsıyorum.

Aynı onun 45’liklere kapak çizen bir grafikerken, tesadüfen  keşfedilmesi gibi, ben de bir arkadaşımın yönlendirmesiyle müzik konusundaki  yeteneğimi fark ettim ve gitar çalmayı öğrenmeye başladım. Aradan bir zaman geçtikten sonra Hümeyra’nın birkaç parçasını çalmaya, bir çoğunu da söylemeye başlamıştım.

3 Ağustos 2008 Pazar

KÜL VE DUMAN

fireTam 4 gün oldu… Kentin doğusuna baktığımda gökyüzünü kaplayan kirli sarı duman bulutlarını görüyorum; kül yağıyor üstümüze… Genizleri yakan o keskin is kokusu gidecek mi; bitecek mi bütün bu felaket? Artık yangının bittiğini duyabilmek umuduyla TV kanallarını izliyor ya da oralardan gelenlerden neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyorum. İçim acıyor…