24 Ağustos 2010 Salı

TREN

a_story_to_pass_by_by_yamichi Trene binmeden önce son bir kez omzunun üzerinden arkasına baktı. Karısı, kızı, oğlu ve tüm sevdikleri yaşlı gözlerle el sallıyorlardı. O da elini kaldırıp onlarla vedalaştı. Hüzünlü bir gülümseme yerleşmişti dudaklarına. Trenin artık kalkmak üzere olduğunu bildiğinden ağır adımlarla basamaklardan çıktı. Kompartımana girdiğinde bütün gözler üzerine çevrilmişti. Koltukların arasındaki koridorda, oturanları başıyla selamlayarak yürümeye başladı. Boş bulduğu ilk koltuğa ilişti. Yanında 45-50 yaşlarında esmer bir adam oturuyordu.


 


Kendisine meraklı gözlerle bakan yabancıya nazik bir ses tonuyla sordu: “Koltuğun sahibi yoktur umarım?”. Adam aceleyle yanıtladı: “Hayır hayır… Oturabilirsiniz… “. Sonra da yüzünü pencereye çevirerek dışarıdaki kalabalığı işaret etti: “Bakın! Sizinkiler el sallıyorlar!”. Üzgün gözlerle onlara baktı :”Evet… Beni uğurlamaya geldiler”. Bir sessizlik oldu. Yanında oturan adam eski olmanın tecrübesiyle ona destek olmaya çalışıyordu: “Çok zor olduğunu biliyorum. Ama yapacak başka bir şey yok ne yazık ki…”


 


7 Ağustos 2010 Cumartesi

ELDİVEN

images


Bazen bir söz, bir şarkı ya da bir nesne  bize bir anda bir anıyı hatırlatır ya… Bugünün “son anı hatırlatıcısı” bir muayene eldiveniydi. Hastamın muayenesi için eldiveni taktığım sırada aklıma geliverdi aniden. Anlatayım o zaman… Ne duruyorum ki?


 


Fakültenin son yılında Kadın Hastalıkları  ve Doğum stajındaydım. O zamanki hocalarımızdan bir tanesi koridorda aylak aylak gezmekte olduğum sırada kolumdan tuttuğu gibi beni muayene odasına sürükledi. Odada  jinekolojik masada yatmakta olan bir hasta ve önlüğünün düğmeleri saygı  (!) belirtmek telaşıyla neredeyse boynuna kadar iliklenmiş bir asistan bizi bekliyordu. Şaşkın bir ördek edasıyla asistanın yanına gittim. Öyle ya , benden ne beklenildiğini kestiremiyordum. Sadece gözlemci miydim; yoksa neydim?


 


Asistan, elinde hazırlamış olduğu eldiveni bana doğru uzattı. Rahatlıkla takabilmem için de eldivenin bilek kısmını açarak tutuyordu. Minnet dolu gözlerle ona baktım. Hem bana ciddi bir ipucu veriyordu ( Demek ki sadece gözlemeyecektim) , hem de eldiveni kolayca giymememe yardım etmeye çalışıyordu. Ne iyi bir insandı! Gülümseyerek sağ elimi eldivenin içine daldırdım. Bir iş başarmış olmanın haklı gururuyla tekrar yüzüne baktığımda az önceki asistan gitmiş yerine korku filminden fırlamış gibi görünen bir kadın gelmişti.