Bir eve daha veda etme zamanı geldi işte… Toparlanıp, eski püskü battaniyelere sarılmış koltukların, esmer ve terli işçilerin sırtında teker teker odadan çıkarılışını izliyorum sessizce. Onlar bir an önce işlerini yapma telaşında bütün odaları hızla boşaltırken , ben hüzünle karışık bir sükunet içinde , hiçbir ayrıntıyı unutmamak adına evin odalarını geziyorum büyük bir dikkatle. Ne tuhaf! Daha düne kadar mutfağında yemek pişen, salonundaki televizyonun sesi koridora yayılan , tuvaletinden sifon sesi gelen bu ev , bir anda tarifsiz bir küskünlüğe bürünüverdi adeta...
29 Haziran 2008 Pazar
27 Haziran 2008 Cuma
MESELA
Şöyle bir gün yaşasam … Sabah, annemin telefonuyla uyansam. Dese ki bana “Tansiyonum çok iyi. Harika hissediyorum bu sabah kendimi! Haa, biliyor musun bu ay yine bir sürü para kaldı elimde. Onları nasıl değerlendirsem ? Tatile mi çıksam acaba. Neyse, hadi ben yürüyüşe çıkıyorum. Sonra görüşürüz”… Gülümseyerek kapatsam telefonu.
6 Haziran 2008 Cuma
YOLCULUK
Ben bir su damlasıyım... Şu koskoca dünyanın aksi, minicik gövdemde saklıdır. Sevdalım bulutla vedalaşarak yağmur olur, yeryüzüne süzülürüm usulca. Yeri gelir kavgacı olurum. O zaman karşıma ne çıksa önüme katar götürürüm acımasızca. Bazen de dinginimdir inadına. Bir gül yaprağına bile incitmeden dokunurum. Onun mis gibi kokusu siner her yanıma. Kan kırmızı kesilirim birden. Gövdesine doğru yavaşça kayar, beni toprağa ulaştırmasını sabırla beklerim. Yapraklarını okşar, usulca fısıldarım kulağına “Üzülme; yine geleceğim!”… Toprakla bir olurum, hayat veririm; kırmızıya kırmızı, yeşile yeşil…
4 Haziran 2008 Çarşamba
İYİ HAL Mİ???
12 Mayıs 2007 tarihinde, arkadaşım Bülent Gözen, saçma sapan bir trafik kazası sonucu hayata veda etti ... 42 yaşındaydı… Hayata dair umutları ve hayalleri de onunla birlikte yok oldu…
Güvenlik şeridinde bisikletiyle seyir halindeyken, aşırı hızdan dolayı virajı alamayıp savrulan bir araç, onun ölümüne sebep oldu. Kazanın olduğu gün göz altına alınan sürücü, kefaletini ödeyerek aynı gün serbest kaldı. Olay yerinde düzenlenen tutanak ve bilirkişi raporuna göre araç sürücüsü 8/8 kusurlu bulunmuştu.
2 Haziran 2008 Pazartesi
BİR KADIN
Her sabah işe giderken, aynı kavşakta görürüm onu… Kül grisi -kirden mi ya da doğal rengi mi öyle bilemiyorum- kırpık kırpık kesilmiş kısacık saçları ve güneşin altında iyice bronzlaşmış kırışmış yüzü ile kaç yaşında olduğunu hiç tahmin edemediğim bir kadın… Tuhaf bir kadın… Ya da alışkın olmadığımız bir kadın diyelim…
Kırmızı ışık yandığında, gözüne kestirdiği araçların camına yaklaşıp kimi zaman para, kimi zamansa sigara ister. Bazen durduk yerde gülmeye başlar. İşte o zaman, nikotinden sararmış ve bazıları eksilmiş dişleriyle daha da yaşlı görünür gözüme… Hafif kambur ve kavruktur görüntüsü… Üzerine birkaç beden bol gelen bir pantolonu belinden iyice boğdurur, mevsimine göre bol bir kazak ya da kısa kollu penye bir bluz giyer daima…
KIRIK DÖKÜK
“Merak etme… Bu sefer kendimi üzmeyeceğim ; söz!” dedi telefonun diğer ucundaki ses… Ama sesindeki titreşimlerden, adım gibi biliyordum… Gene incinecekti işte! Canı yanacaktı; yüreğinde iz bırakacak yeni bir çentik atmaya hazırlanıyordu. Yıpranacaktı… Bile bile hem de! Yavrusunu korumaya çalışan bir anne gibi huzursuzlanmaya başladığımı fark ettim birden…
1 Haziran 2008 Pazar
Gözümü Kan Bürüdü!
Şaka değil… Gerçekten de gözümü kan bürüdü. Hani şimdi bir korku filminden teklif gelse, hiç düşünmeden kabul edebilirim. Hoş, onlar da zaten makyaj masrafından kurtarmak için beni seçerlerdi eminim… Alerjik Rinit, halk arasında bilinen adıyla Saman Nezlesi , benim bu hale düşmeme sebep oldu. Sadece kırmızı gözlerim yok elbette, tıkanık ve ucu kırmızı bir burun, kaşınan bir geniz ve kulaklar da olaya büyük bir hevesle eşlik ediyorlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)