21 Mayıs 2009 Perşembe

GÜL YÜZLÜ

kopyasi-p1070320Uzaktan yaşlarını kestiremediğim bir kadın ve erkek, ağır adımlarla karşıdaki bordo boyanmış evlerinin bahçesinden bize doğru yürüdüler. Yaklaştıkça, önce yüzlerindeki gülümsemeyi seçebildim; sonra da kenarları kırışmış ama sevgiyle parlayan gözlerini…

“Hayırlı olsun.” dedi adam. Kadın da bu dileğe başını sallayarak katıldı. Teşekkür ederek ellerini sıktık. Kadının elleri sıcacıktı; başına bağladığı örtü ise sımsıkı. Bir yemeniyi de boynunun çevresine dolamıştı. Üzerinde bu sıcak havaya tezat bir yelek vardı. Yeleğinin düğmelerini kapatmak yerine tek eliyle her iki ucunu birleştirmişti.

“ Kaç keredir geldiğinizi görüyoruz. Bir merhaba demek istedik” dedi adam. Kadın bu sefer sessiz kalmamaya kararlıydı: “Sizi görünce bizim evi yapmaya başladığımız günler geldi aklımıza. Neler çektik değil mi?”. Söylediklerini onaylatmak istercesine kocasına baktı. Adam da gülümseyerek başını salladı: “Yaaaaa… Neler çektik biz? Öldük bittik yorgunluktan”. Sıcak ama rüzgarlı bir öğle vakti ayakta öylece durmuş, birbirimize hayatlarımızla ilgili kısa bilgiler vermeye başlamıştık.

17 Mayıs 2009 Pazar

MOTOSİKLETE NASIL BİNİLMEZ?

motobMotosiklet kullanımının gerek ekonomik, gerekse “Maceranı yarat “ hareketinin giderek yayılması nedenleriyle artması, konu ile ilgili bir takım düşüncelerimi belirtme gereksinimini doğurdu. Bu konuda şimdiye kadar yazılmamışları yazmak, gene bana düştü haliyle… Şimdiden hayırlı olsun!

Motosiklet kullanan sevgili arkadaşım… Şunu hiçbir zaman unutma ki,  kaportan bedenindir. Belki biraz kiloluysan hava yastığı benzeri bir etki yapabilir ama gene de fazla güvenme bence… Bu yüzden de korunma amaçlı her türlü donanımı kullanmanda şiddetle fayda vardır. Yapılan araştırmalarda, kola  takılan kaskın koruyuculuğuyla ilgili  hiç bir pozitif veriye rastlanmamıştır. O yüzden kaskı koluna değil kafana takmalısın. Bunu sakın unutma! Ayrıca çocukluk zamanımızda kullandığımız bir aletin ters dönmüş haline benzeyen kask modeli de -evet haklısın çok sevimli görünüyor ama-  çeneni korumuyor. Haa elbetteki ihtiyaç halinde farklı bir kullanımını düşünerek aldıysan bir şey söyleyemeyeceğim…

12 Mayıs 2009 Salı

ULU ÇINAR

cinSevgili Bülent…

Sen öleli tam iki sene oldu bugün… İki koca sene! Ne garip? Oysa daha dün gibiydi; düğününüz için İzmir’e gitmiştik. Güle oynaya sizi evlendirip, keyifle dönmüştük evimize. Azıcık kalmış saçlarına süreceğin jöleyle dalga geçmiştim… Düğün ve ölüm töreninde de aynı kentte, aynı insanlarla beraberdik. İnanması hala çok zor; kabullenmek ise çaresiz…

Biliyor musun? Hani o çok sevdiğin , deniz kenarında bira içtiğimiz yer var ya; sen öldükten sonra uzun süre oraya gitmedik; gidemedik… İlk gidişimizde oldukça zorlandık. Zaman geçtikçe  artık eskisi kadar rahatsız etmez oldu. Senin için kalktı kadehler. Fotoğraflarına baktık; yüzünün ayrıntılarını unutmamak için…

Yolda birilerini benzettik sana. “Biraz daha uzun” ya da “Gözleri yeşil” olsa  tıpkı “sen”di. Gördüğümüz her bisikletliye daldı gitti gözlerimiz. O gördüğümüz adamın da, seninle aynı sonu paylaşma olasılığı aklımıza geldiğinde içimiz ürperdi; buza kestik. Seninle ilgili anılarımızı döktük ortalara. Güldük ağız dolusu. Senin için de güldük.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

SENARYO NASIL YAZILIR?

hirsi- Yeşim?

- Efendim anneciğim?

- Az önce balkon kapısının önünde senin gelmeni beklerken aklıma ne geldi biliyor musun?

- Bilmiyorum…

- Önce gözüm balkondaki saksıya takıldı. Hani şu kurumuş çiçekli olan?

- Eeee?

- Bizim kapıcı, çiçeğin boynu bükülmesin diye içine bir tane sopa dikmişti. Sonradan fark ettim üzerinde paslı çiviler de varmış…

- Eeee?

- İşte o sopayı çıkartıp atsam mı diye düşündüm. Ama sonra vazgeçtim.

- Neden?

- Tut ki gece hırsız kapıyı kurcalamaya başladı…

- Yani?

- Yanisi var mı? Hırsıza bu sopayla bir güzel vururum diye düşündüm.