28 Eylül 2008 Pazar

PİDE VE DAVULCU SORUNSALI

imagesRamazan ayı geldiğinde hani “Ner’de o eski Ramazanlar” diye başlayan cümleler kurmak adettendir ya –gerçi haklılık payı kesinlikle var bence- işte ben de onu yapacağım. Hiç unutmam Miralay Orhan Bey’le bir gün Tarabya’daki yalının… Yok; konu Ramazan’dı değil mi? Eeee yaş kemale eriyor yavaş yavaş; tamam tamam toparladım… Bugün iki önemli konuda kendimce haklı şikayetlerimi dile getirmek istiyorum: “Pide” ve “Davulcu”…
 

26 Eylül 2008 Cuma

MASAL

fairy_tale__cinderella_by_randoms_foundlingBir varmış; bir yokmuş… Zamanın birinde küçük bir kız varmış. Bu küçük kız, zirvesi her mevsim karlarla kaplı bilge bir dağın hemen eteğinde, yemyeşil bir ormanın içinde minicik camdan bir evde yaşarmış. Evinin duvarları sarı,bordo, kırmızı mozaik camlarla örülüymüş. Gece çöküp de yatağına uzandığında yıldızlarla konuşabilmek için evinin çatısı yokmuş. O açık çatıdan bazen ay ışığı süzülürmüş içeri, bazen de minik bir kuş…

Bu küçük kız yaşından beklenmeyecek kadar olgunmuş ama bir o kadar da hayal kurmayı severmiş. Bazen evinin yanı başında neşeyle akan derenin soluk yeşil sularına, bazen de her akşam güneş battıktan sonra yaktığı lavanta kokulu mumların titrek alevine dalıp gidermiş. Buram buram lavanta kokusu kaplarmış camdan yapılmış minik evi… Hayaller yükselirmiş gökyüzüne ağır ağır…

23 Eylül 2008 Salı

HAYALLERİM, AŞKIM VE AŞKIM...

resim-003Her şey, bir tatil öncesi ne yapacağımıza karar vermeye çalışırken oluverdi birden bire …  Taa üniversite yıllarımdan beri, gazetelerin gezi sayfalarındaki turlarda Prag’ı arardı gözlerim. Ne yazık ki bir şekilde hep öncelik olarak daha ciddi ya da gerekli harcamalar yapmayı kendime ilke edindiğimden, Prag  fotoğraflarına bakıp bakıp iç geçirmekten öteye gidememiştim. Neden Prag’ı görmeyi bu kadar büyük bir tutkuyla istiyordum; bunu bilmiyorum… Hatta ilk olarak aşkı ne zaman yüreğime yerleşti? Hatırlayamayacağım kadar uzun zaman öncesiydi galiba…

Bir yaz dönümü gecesi rüyam böyle başlamış oldu işte… Karar verilmişti artık; Prag’a gidiyorduk.

20 Eylül 2008 Cumartesi

BİR KÜÇÜCÜK OYUNCUK -2

old_couple_on_a_bench_by_derbyboySAHNE 5

DIŞ-GECE / BALIK LOKANTASI/ KADIN-ADAM

(DÖRT GÜN SONRA)

Lokantanın bahçesinde kadın ve adam, masada karşılıklı oturmuş, kadeh tokuşturmaktadırlar.

ADAM

Doğum günün kutlu olsun aşkım! Sağlıklı ve mutlu geçsin her günün!
Kadın, yüzünde utangaç bir ifadeyle adamın gözlerinin içine bakarak  gülümser.

19 Eylül 2008 Cuma

BİR KÜÇÜCÜK OYUNCUK -1

an_old_couple_by_the_drowSAHNE 1

İÇ –GECE / SALON / KADIN-ADAM
Kadın ve adam, masada karşılıklı oturmuş  yemek yemektedirler. Kadın, dikkatini önündeki tabaktan adama doğru çevirir.

KADIN

Hani geçen gün konuştuğumuz konu var ya?

ADAM

Hangi konu?

KADIN

Nasıl hatırlamazsın? Saatlerce konuşmuştuk ya!

ADAM

Hayatım, senin gene bana kızasın var sanırım.

KADIN

Ne ilgisi var şimdi? Kızasım varmış!!!

15 Eylül 2008 Pazartesi

XL

cimg1225Küçüklüğümde, o zamanlar büyük bir heyecanla izlediğim “Uzay 1999” dizisinden etkilenmiş olsam gerek, 2000 yılında kaç yaşında olacağımı hesaplamaya çalışırdım. Öyle ya; o yıllar geldiğinde, artık uzay gemilerinin gökyüzünde cirit attığı, ışınlanıp kendimizi başka yerlerde bulabileceğimiz, yolda yürürken bir takım tuhaf canlılara rastlamamızın olağan karşılanacağı  bir zaman diliminde yaşıyor olacaktık.

11 Eylül 2008 Perşembe

EYVAHHH ANNEM TAŞINIYOR!!! -3

sasha_the_turtle_by_dolphyKlostrofobik bypasslı emlakçımız Ramazan Bey'in açıklamalarının yaratmış olduğu sessizlik, annemin kahkahalarıyla bir anda bozuluverdi:

- İlahi Ramazan Bey... Hiç korkmayın yanımızda doktor var; bir şey olmaz size!

Ben duyduklarıma inanamaz gözlerle annemin tam olarak ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Ama annem, tam olarak ne demek istediyse onu söylemişti zaten; niye debeleniyordum ki?

9 Eylül 2008 Salı

EYVAHHH ANNEM TAŞINIYOR!!! -2

turtleBir önceki bölümde anneme kiralık ev bakmak için sözleşmiş olduğumuz emlakçı Ramazan Bey, söz verdiği gibi tam 10 dakika sonra ofisinin önündeydi. Ama bu sefer az önce yaşamış olduğum kötü deneyim yüzünden önce adama uzun uzun bakmakla yetindim. Adam iri göbeğini sağa sola sallayarak yanıma geldi. Sesinde çekingen bir tınıyla:
- Yeşim Hanım?

- Ramazan Bey; siz misiniz gerçekten de?

Adam, az önce yaşananlardan habersiz olduğu için şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı. Bugün adamların yüzüme tuhaf tuhaf bakma günüydü sanırım. Sağlık olsundu; sonunda aradığım Ramazan'ı bulmuştum ya...

EYVAHHH ANNEM TAŞINIYOR!!! - 1

turtlAnneme kiralık bir ev bulmanın telaşı içerisindeydik. İnternet ve gazetelerdeki bir çok ilanı taramış, sayısız emlakçıyla telefon görüşmesi yapmıştım. Yine onlardan birisiyle , 10 dakika sonra ofisinin önünde buluşmak üzere sözleştik. Buluşma yerine yakın olduğumuz için ilk ulaşan da biz olduk haliyle. Yüksek bir apartmanın zemin katında bulunan ofisin önünde arabanın içinde beklemeye başladık. Annem ve ablam, Antalya'nın sıcağında ev ev gezmekten perişan olmuş durumdaydılar.
Az sonra hemen arkamıza bir araba parketti. İçinde iki kişi vardı; biri emlakçımız diğeriyse ikinci telefon görüşmesinde konuşmuş olduğum oğlu olsa gerekti. Başımı çevirip, inen adama baktım. Adam da o sırada bana bakmakla meşguldü.

7 Eylül 2008 Pazar

SİMLİ ÇORAPLAR

istanbul-008Deniz kenarında, oldukça yoğun ziyaretçi akınına uğrayan bir balıkçı köyünde gördüm onu. Tepemizde kızgın kızgın parlayan güneşe inat , sadece gözlüğünün kenarlarından belli belirsiz seçilen pembelik dışında teni görünmüyordu; ne teni, ne saçları ne de gözleri… Birkaç adım önünde yürüyen, kocası olduğunu tahmin ettiğim  adamın peşinden, elinden sıkıca tuttuğu oğlunu sürükleyerek telaşla yürüyordu. Adam, kadınının aksine, açık renkli kısa kollu bir gömlek ve çorapsız ayaklarına geçirdiği terliklerle son derece rahat görünüyordu. Kaç yaşında olduğunu tahmin edemediğim bu kadın, Burka giyen Afgan kadınlar gibi kendisini simsiyah bir çarşafın arkasına hapsetmişti. Yanından geçen herkesin kendisini bakmaktan alıkoyamadığı tek kadındı o gün o köyde…
 

2 Eylül 2008 Salı

BİL BAKALIM BEN KİMİM?

mask_by_auroryNe zaman yaşamın acımasız parmaklarını boğazımızda hissetsek kaçıp gitmek gelir ya içimizden; sahi olur mu ki? Yani yapılabilir mi, herkesi ve her şeyi bırakıp gitmek? Tüm sevdiklerimizi, evimizi, işimizi, yaşadığımız kenti, hatta belki alışkanlıklarımızı ardımızda bırakarak hayata sıfırdan başlamak mümkün müdür? Başka birisi gibi yaşanabilir mi; kısa ya da uzun sürecek bir dönem içinde? Bambaşka bir insan olarak, değişik bir kentte, yeni bir hayatı yaşamak… Zor mu? Yapanlar var ama farklı farklı şekillerde…