Sıradaki hastanın adını bilgisayardaki listeden okuduğumda, esmer kavruk bir adam ve onunla çok zıt görüntüde açık tenli ve sapsarı saçlı iki sevimli kız çocuğu odaya girdiler. Adamın çökmüş avurtları, kalın simsiyah kaşları ve bıyıkları vardı. Kızlar, odanın içinde nerede olduklarını bilmemenin rahatlığıyla koşmaca oynamaya başladılar. Okuduğum ismi tekrar ettim; çünkü bazen buna dikkat etmeyen başka birisi muayeneye girip kayıtlarda karışıklığa sebep olabiliyordu. Adam başıyla onayladı.
Bendeki kayıtlara göre muayenesini yapacağım çocuk, beş yaşında ve erkekti. Odada ise kocaman bir adam ve iki küçük kızdan başka kimse yoktu. Belki de yandaki odada pansuman yapılacak olması olasılığına karşı sordum: “Çocuk nerede? Pansuman odasında mı?”. Adam başını iki yana sallayarak itiraz etti: “Yooo bur’da”. Şaşırmıştım:”Hangisi?”. Adam parmağıyla kızlardan birisini işaret etti: “İşte şu! Büyük olan…”.