
Yüzündeki telaşlı ifadeye zıt, ağır adımlarla odadan içeriye girdi. Masanın yanına yaklaşınca durdu. Elindeki bastona dayanarak bozulan nefesini düzeltmeye çalıştı. “Sana bir şey soracağım!” dedi inlercesine. “Ooo hoş geldin Hayriye Teyze. Hayırdır? Ne soracaksın bakayım?” dedim. Yanında kimsenin olmamasına şaşırmıştım; çünkü ya kızı ya da geliniyle gelirdi her seferinde. Koluna girerek bir sandalyeye oturmasını sağladım. “Evdekiler bana et yedirmiyorlar!”.
Öylesine haykırırca söylemişti ki bir an için komik gelmişti bu serzenişi. Meraklı görünürcesine sordum:“Neden yedirmiyorlar peki?”. “Bilmiyorum işte; zararı olurmuş.” diye tısladı öfkeli bir sesle. Et yemeyi sevdiği çok belliydi bu sevimli yaşlı teyzenin. “Sen evdekilerden birilerini yanıma yolla. Bakayım sana neden et yedirmiyorlarmış? Mutlaka vardır bir nedeni” dedim gülümseyerek.