12 Mayıs 2009 Salı

ULU ÇINAR

cinSevgili Bülent…

Sen öleli tam iki sene oldu bugün… İki koca sene! Ne garip? Oysa daha dün gibiydi; düğününüz için İzmir’e gitmiştik. Güle oynaya sizi evlendirip, keyifle dönmüştük evimize. Azıcık kalmış saçlarına süreceğin jöleyle dalga geçmiştim… Düğün ve ölüm töreninde de aynı kentte, aynı insanlarla beraberdik. İnanması hala çok zor; kabullenmek ise çaresiz…

Biliyor musun? Hani o çok sevdiğin , deniz kenarında bira içtiğimiz yer var ya; sen öldükten sonra uzun süre oraya gitmedik; gidemedik… İlk gidişimizde oldukça zorlandık. Zaman geçtikçe  artık eskisi kadar rahatsız etmez oldu. Senin için kalktı kadehler. Fotoğraflarına baktık; yüzünün ayrıntılarını unutmamak için…

Yolda birilerini benzettik sana. “Biraz daha uzun” ya da “Gözleri yeşil” olsa  tıpkı “sen”di. Gördüğümüz her bisikletliye daldı gitti gözlerimiz. O gördüğümüz adamın da, seninle aynı sonu paylaşma olasılığı aklımıza geldiğinde içimiz ürperdi; buza kestik. Seninle ilgili anılarımızı döktük ortalara. Güldük ağız dolusu. Senin için de güldük.

Aslında bu kış yapmayı planlamıştık ama olamadı. En kısa zamanda senin de başrolünde olduğun minik bir kitap hazırlayacağız Şule ile birlikte. Aslında sana söylemeyip sürpriz yapacaktım ama bana heyecan veren konularda şu koca çenemi tutamıyorum bir türlü. Küçük bir öykü olacak; Şule ile sizin öykünüz. Şule anlatacak; diğer dostların anlatacak. Ben de toparlamaya çalışacağım. Haaa baştan söyleyeyim. Öyle, çok fazla beklentiye girme! Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. Senin için…

Şule ile Irmak’ı merak etme! Biz onların hep yanındayız ve yanlarında olacağız. Ellerinle yaptığın sehpanın üzerinde dumanı tüten çaylarımızı içerken Şule seni anlatıyor. Zaman zaman gözleri doluyor. Rüyalarında onu ziyaret ediyormuşsun. Sonra Irmak lafa karışıyor. Seninle ilgili bir şeyler anlatıyor heyecanla… Hepimiz seni çok özlüyoruz... Ama onlarınki çok farklı elbette… Fotoğraflardan gülümsüyorsun evin her odasında. Hani üçünüzün gözlerinizi şaşı yaptığınız fotoğraf var ya! Hala bakıp bakıp gülüyoruz …

Seni öldüren adam iyi halden dolayı ceza almadı; biliyorsun. Şimdi nerede ve ne yapıyor ve seni hiç düşünüyor mu ya da vicdanen rahat mı bilemiyorum. Geceleri uyuyabiliyor mudur acaba? Onun da düşlerine giriyor musun sahi? Senden sonra da bir çok insan trafik kazalarında öldü ve hala da ölmeye devam ediyor ne yazık ki…

Olanlara ne kadar isyan etsek de artık seni konuşup gülümsemeyi öğrenmeye başladık. “İnsan ancak ondan kimse bahsetmediği gün ölür” derler ya… Biz yaşadığımız sürece sen de bizlerle yaşayacaksın. Denizi biraz da senin için seyredeceğiz. Senin için, senin adına bir çınar ağacı dikeceğiz hep birlikte. Biz göçüp gittiğimizde bu dünyadan, sen oradaki en ulu çınar olarak yüzün güneşe dönük, yaşama gülümseyeceksin…

 

12 Mayıs 2007'de kaybettiğimiz Bülent Gözen  -Bilişko'nun- anısına...

9 yorum:

  1. Yeşim'ciğim, Bülent'in ölümünü hatırlıyorum ve nasıl acı çektiğinizi de.
    Ölüm geldiğinde, hele zamansız geldiğinde söylenecek söz kalmıyor, dilenen sabırlar bile yeterli gelmiyor. Bu yüzden ne yazacağımı bilemedim sana.
    Sadece şunu söyleyebilirim; hayat bazen çok acımasız, çok insafsız Yeşim.
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Kimisi seksen yaşında ölen annesine ağlıyor... Kimisi kırk yaşındaki oğluna... Bazısı okula bile gidemeden hatta doğamadan ölüyor. Hepsi acı elbette... Ama zamansız ölüm haksızlık gibi geliyor bana . Hayat hiç de adil değil...

    YanıtlaSil
  3. önce Özlem'in sonra senin kaybınla ilgili yazını okudum ne demeli bilemedim ölüm hepsi tanımsız zamansız değil mi çoğu zaman...

    YanıtlaSil
  4. Tanımsız ve zamansız Özlemciğim... Keşke söyleyecek bir sözümüz olabilseydi... Ama yok...

    YanıtlaSil
  5. Gidiyorlar ve kalbimizin içinde bir iğne gibi kalıyor hatıraları. Kıpırdadıkça yanıyor canımız. Ama hep gidiyorlar.

    YanıtlaSil
  6. Hep gidiyorlar... Tabii ki doğanın dengesi bu; birileri gidiyor, birileri geliyor. Ama bu zamansız gidişler en kahredicisi...

    YanıtlaSil
  7. Ben çok iyiyim Fatihçiğim. Yazılarımı okuyor olmana çok sevindim. Beğeninin devamını sağlamaya çalışacağım. Antalya'ya geldiğinizde ara mutlaka. Ferda'ya da sevgiler. Bıdıkları öptüm:) Görüşmek üzere...

    YanıtlaSil
  8. allah rahmet eylesin, yeşim hanım okadar güzel anlatmıssınız ki gerçekten gözlerim doldu, hayat ne yazıkki bukadar acımasız ve soğuk , özellikle bu zamansız ölümler insanı derinden yaralıyor, ben bile yazınızla bir ölçüde yaralandım, umarım başkalarının geri kalan hayatını devam ettirmek için başka çınarlar dikmek zorunda kalmayız...

    YanıtlaSil
  9. Arkadaşımızın ölümünün üzerinden iki yıl geçti Oktay Bey ve bu sürenin nasıl olup da bu kadar hızlı geçtiğine inanamıyoruz. Hayat erken gidenler ve onları uğurlayan bizler için acımasız gerçekten de... Yorumunuz için teşekkür ederim...

    YanıtlaSil