
Üzerime ilk kez kar taneleri düştüğünde otuz yaşındaydım. Yeni bin yılı karşılayacağımız günde, Ankara'da Kızılay Meydanı'ndaydım. Balıkesir'de yaşadığımız günlerde de mutlaka böyle bir deneyim yaşamışımdır ama anımsayamıyorum; çok küçüktüm. Ankara'nın gri ve puslu havasına inat bembeyaz düşen kar tanelerini hissetmek için yüzümü gökyüzüne çevirmiştim. Mantomun üzerine düşen kristalleri hayranlıkla incelerken, şemsiyelerini açmış telaşla bir yerlere yetişmeye çalışan ciddi suratlı insanların bakışlarına aldırmıyordum bile...
Şimdi... Yine bir geçici görevde, yine Gömbe'deyim. Dışarıda dağlar, ağaçlar, taşlar herşey bembeyaz bir örtünün altında... Sessizlik ve huzur hüküm sürüyor dışarıda. İçeride de durum bundan çok farklı değil. Çıtır çıtır yanan bir soba, üzerinde cızırdayan bir demlik ve sıcacık bir çay...
Hava koşulları nedeniyle fazla hasta gelmiyor. Bu durumda bana da, bu boş zamanı değerlendirmek düşüyor. Daha fazla yazamayacağım. Çünkü kar topu oynamaya gidiyorum!
Not1: Fotoğraf makinesinin tarih ayarlarında hata varmış. Ama düzeltip tekrar çekme şansımız olamadı; çünkü pilin gücü yeterli değildi. Dorusu Tarih 20 Ocak 2009 Saat: 11 25 olacaktı...
Not 2: Aslında Gömbe'ye geleli neredeyse yirmi gün oldu. Ama örgü örüp, film seyretmekten yazmaya sıra gelmedi . Onları da başka bir zaman anlatırım artık... Görüşmek üzere...
Fotoğraf: Batuhan TAŞDEMİR