10 Ağustos 2008 Pazar

HÜZNÜN SOLUĞU, HÜMEYRA...

humTam olarak başlangıcını bilemesem de sanırım onu sevmeye başladığımda, fakültenin ilk senesindeydim. O, “Yaş 35; yolun yarısı eder” derken, ben daha bahsettiği yaşın yarısını henüz geçmiştim. 35 yaşında olmak nasıl bir şey bilemesem de, o yaşlara gelmekten ürktüğümü anımsıyorum.

Aynı onun 45’liklere kapak çizen bir grafikerken, tesadüfen  keşfedilmesi gibi, ben de bir arkadaşımın yönlendirmesiyle müzik konusundaki  yeteneğimi fark ettim ve gitar çalmayı öğrenmeye başladım. Aradan bir zaman geçtikten sonra Hümeyra’nın birkaç parçasını çalmaya, bir çoğunu da söylemeye başlamıştım.

Onun sesindeki hüzün, hep bana yakın geliyordu. O yaşta, neden bu kadar hüznü seviyordum; onu da tam kestiremiyorum. “Ya her şeyim, ya hiçim…Sorma dünyam ne biçim…Bir kördüğüm ki içim; çözdükçe dolanıyor” u söylerken, yaşamım henüz bir kördüğüme dönmemişti. “Sessiz bir gemiye binip de seferden dönmemek” de çok uzaktı bana… Daha      “Bodrum’da” bile olamamıştım…

İlerleyen zamanla birlikte Şehir Tiyatroları’nda sahneye çıkmaya başladığında,  müzik kariyerinde de oldukça ilerlemişti.Bu özelliğini , ben de tiyatro kulübüne katıldığımda öğrendim. O zamanlar  “Yaşamaya dair” hiçbir fikrim yoktu. Başarılı oyunlarıyla da , sahnede de var olduğunu kanıtlamıştı Hümeyra… Onu daha sonraları sinemadaki başarılarıyla, evlilikleriyle ve son olarak da “İfo Teyze” olarak gördük. Avrupa Yakası’nda yakaladığı popülerliği “İkinci doğuş” olarak nitelendiriyordu kendisi. Sadece belli bir yaşın üzerinde değil, genç yaşlardan da bir çok hayran edindi kendine böylelikle.

Ama gene de benim için o, gene eski Hümeyra idi.Ben, ondaki hüznü sevdim.  “Hırçın , paramparça” olduğum dönemlerde, “Beyhude” bir şekilde “Perişan” hissettiğimde, “Bu dünyada bir de benim yüreğim var!” diye isyan ettiğimde , hatta “Debelenip dururken”  ya da “Tutsana Ellerimden” diye haykırdığımda…

Saçlarımda “Mevsimsiz Çiçekler”in açmaya başladığı şu dönemlerde, onu ve şarkılarını eskisinden de fazla duyumsuyorum.

Yüzündeki çizgiler, yılların izleri mi?
Yoksa geçmiş aşkların, sitemli sözleri mi?
Yanaklarına dolan, ışıksız gölgeler mi?
İçlerinden süzülen gözyaşından seller mi?

Alnındaki satırlar, bir gün yazmak için mi?
Yoksa, boş bırakılan bir akıl defteri mi?
Saçlarındaki kırlar, yaşlandığın için mi?
Yoksa,  birden boy veren , mevsimsiz çiçekler mi?

Hümeyra ile karşılıklı, onun şarkılarını söyleyebilmeyi gerçekten de çok isterdim.Hala da istiyorum. Kim bilir, belki bu hayalim de bir gün gelir gerçek olur.

Ben, o gün gelene kadar, gene “ Benim Şarkılarım” ı  söylemeye devam edeceğim.

4 yorum:

  1. Hümeyra ile hoş bir ruh çercevesi çizmişsin. Dileğine gelince bu çok mümkün eh beni bilirsin organizasyon adamı 22 Ağustos sonrası Türkbükü'ne bir hafta sonu kaçamağı ile bu olur.Gitarını ve adamı getirmeyi unutma.

    YanıtlaSil
  2. Hümeyra,BR/Sesine v kişiliğine hayran olduğum kadın.BR/Bu kadar mı güzel anlatılır Yeşom?BR/Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. Issız Adam da Tutsana Ellerimi demiş albümün değeri anlatılmaya çalışılmış çok hoş albümdür

    Eserler mi mutlu ederler bizi, mutluyuz diye mi bize iyi gelirler bilmem

    YanıtlaSil
  4. Ne yazık ki bahsettiğiniz filmle bazı şarkıların varlığından haberdar olan bir kesim var. Hümeyra benim için çok özel bir sanatçıdır. Sayfamın adının bile onun bir şarkısı olması sanırım olayın boyutunu anlatır. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil