2 Eylül 2008 Salı

BİL BAKALIM BEN KİMİM?

mask_by_auroryNe zaman yaşamın acımasız parmaklarını boğazımızda hissetsek kaçıp gitmek gelir ya içimizden; sahi olur mu ki? Yani yapılabilir mi, herkesi ve her şeyi bırakıp gitmek? Tüm sevdiklerimizi, evimizi, işimizi, yaşadığımız kenti, hatta belki alışkanlıklarımızı ardımızda bırakarak hayata sıfırdan başlamak mümkün müdür? Başka birisi gibi yaşanabilir mi; kısa ya da uzun sürecek bir dönem içinde? Bambaşka bir insan olarak, değişik bir kentte, yeni bir hayatı yaşamak… Zor mu? Yapanlar var ama farklı farklı şekillerde…

Burada “Füg” kavramına değinmek gerekiyor sanırım. Psikiyatride ilaçla değil, psikoterapi ile tedavi edilen bir hastalık grubunda yer alan bu durum, insanın bellek, bilinç ve kimlik işlevlerinde bozulma ile seyrediyor. Yoğun stres altındaki bazı kişiler, duygu ve düşüncelerindeki aktarım kopukluklarıyla birlikte, ani bir şekilde evini, yaşadığı kenti ve işini terk edip, başka bir kentte bambaşka kimlikle yaşamaya başlıyorlar. Bu kimlik, yeni tanıştıkları insanlarca da yadırganmıyor.

Daha çok kadınlarda görülen bu durum genellikle kısa süreli olabildiği gibi, kilometrelerce süren uzun yolculuklar şeklinde de görülebiliyor. 1926 yılında, cinayet romanlarının ünlü yazarlarından Agahta Christie de 11 gün süren bir füg durumu yaşamış ve yakınları onun hayatından endişe duymuşlar. Bulunduğunda ise yaşadığı her şeyden ve nerede olduğundan habersiz olduğu söylenmekte…

Başladığı gibi ani bir şekilde yok olan bu kimlik değişimi, psikiyatrik bir hastalık hali olduğu halde, bilerek ve isteyerek “Füg” benzeri yaşayan insanlar da var elbette. Özellikle tatil zamanı, sorumluluklarından ya da çevresindeki baskıdan sıkılan insanların, kendisini gittiği tatil beldesinde başka bir kimlik ve kişilikle tanıttıklarını okumuştum. Kendi yazdıkları ve istedikleri gibi yönlendirdikleri senaryolarda başrolü büyük bir hevesle oynayan insanlardı bunlar. Kısa sürecek olması canlarını sıksa da eğlenceli buldukları bir oyundu onlar için belki de.

Bunun dışında, giderek artan sanal sohbet ortamlarında kendilerini olmadıkları gibi gösterip birçok duygusal, fiziksel ve maddi yıkımlara sebep olan insanlara da rastlamaktayız. Gerek karşısındakince kabul görmeme endişesi, gerekse var olan kimliğin bıkkınlığı ile bu insanlar da bir şekilde “Füg” durumunu tercih ederler.Bekâr, zengin, yakışıklı-güzel, sportif ya da daha genelleştirirsek karşısındakinin hayal ettiği gibi bir insanın kimliğine bürünüverirler. Bilgisayarın karşısına geçtiklerinde, hep olmak istedikleri süper kahramanlara ya da güzellik abidelerine dönüşüverirler. Yastıklarına başlarını koyduklarında ise kendilerince can sıkıcı ve sıradan hayatlarına geri dönmüşlerdir; hiç istemeseler de…

Bazen özellikle mesleki kimliğimden sıyrılıvermek ya da başka bir kentte hatta minik bir sahil kasabasında yaşamak istesem de, kendimden vazgeçmek gibi bir niyetim kesinlikle olmadı. Beni ben yapan her şeyimle, sevdiklerimle ve elimdeki bütün zenginliklerimle “ben” olmayı çok seviyorum. Olmadığım bir insanın, olmayan kimliği benim üzerime olmaz bir kere! Hastalık hali için elbette söz konusu değil ama bunu oyun olarak ya da ego tatmini için yapanlar açısından, dönüp dolaşıp eski yaşamlarına geri döneceklerse eğer; varolan kimlikleri küstürmenin de hiç gereği yok bence.. Haaa eğer onu yeterince sevmiyorlarsa, şapkaları önlerine koyup düşünmenin vakti gelmiş demektir… Üstlerinde eğreti duran o kimlikler, bir gün gelir ayaklarına dolanıverir çünkü…

 

4 yorum:

  1. böylesi bir durum en fazla ne kadar sürebilir bilmiyorum ama eski kimliği tamamen yok sayıp bambaşka bir kimlikle yeniden başlamak ne kadar mümkün, ne derece sağlıklı ve nereye kadar götürür bizleri bilmiyorum. çünkü ben geçmişi olmayan birinin ne şimdisinin ne de geleceğinin sağlıklı bir şekilde olacağına inanmıyorum...

    YanıtlaSil
  2. Yeşim Özdemir4 Eylül 2008 10:03

    Geçmişi bizim kadar benimseyen kişilerin hiç de başaramayacağı bir durum bence de Özlemciğim. Belki de geçmişi hazmetmek,yaşanan iyi ve kötü günlerin muhasebesini doğru bir şekilde yapıp yola devam etmekle ilgili. Sanırım kimisi var olanı düzeltmeye çalışmak yerine bırakıp bir yenisini benimsemeyi tercih ediyor.

    YanıtlaSil
  3. Yazın ve yorumlar ban çok yakın geldi. Gene nefis bir çalışma. Hayat ne güzel olurdu hopidi zipidi değil mi. Ama değil işte o ne olacak bu ne olacaklar da var hayatta ve daha da önemlisi senin parcaların. "Füg" harika bir ilizyon, tek başına olsan. Sağol Yeşim gene yazdın.

    YanıtlaSil
  4. Yeşim Özdemir11 Eylül 2008 04:43

    Aslında bazen ne kadar da iyi bir şey olacağını düşünüyorum. Bütün sorunları bir tarafta bırakıp alıp başını gidebilmek... Ama benim harcım değil ne yazık ki... Şebnem Ferah'ın dediği gibi "Sil baştan başlamak gerek bazen" ama kendim olarak. Sen de sağol Engin; gene okudun beni...

    YanıtlaSil