2 Kasım 2008 Pazar

CEEEEEEE!!!!

the_mad_hatter__by_lucias_tearsSürprizleri sevmem. Daha doğrusu bazılarını severim ama genelde sevmem. Tabii ki bu durum bana sürpriz yapmayı planlayanlar açısından hiç de hoş bir durum olmasa gerek. Uzun emek harcanarak hazırlanmış bir sürpriz, düşünen açısından hoş olsa bile karşı taraf açısından çok da tepkiyle karşılanabilir en azından istenilen etkiyi sağlamaz. Elbette buradaki en önemli nokta, karşıdakini iyi tanımaktır.

Neden sürprizleri sevmediğimi düşündüğümde, aklıma ilk gelen,  kontrolü delicesine elimde tutma merakım oluyor. Kontrolü kaybettiğim her an, beni huzursuz ediyor. Bu huzursuzluk, çevreme huysuzluk olarak yansıyor. Yani iyi bir amaca hizmet etmesi düşünülen bir sürpriz, bir anda ortalığı birbirine katabiliyor.

Sürpriz, yapılacak kişiyi – ki burada bahsi edilen kişinin ben olduğumu düşünecek olursak- beklentiye sokar. Bir şeyler yapılacağını bilirim ama bunun ne olduğunu bilemem. Bu durumda benim o uçsuz bucaksız hayal gücüm devreye girer. Gerçeklerden kopuk belki de uçuk olarak nitelendirilebilecek bir şeyi, “Acaba sürprizim bu mu?” ruh hali içinde beklemeye başlarım.

Eğer bekleyecek sabrı kendimde bulamazsam, sürpriz yapacak kişiyi konuşturmak için her türlü işkence yöntemini ve üç kağıtçılığı gözümü kırpmadan yaparım. Eee n’apayım o da hiç bahsetmeseymiş bir sürprizin varlığından; haa madem ki bahsetti , o zaman da sonuçlarını göze alıyor demektir.Tuhafım… Bunu daha önce de kabul etmiştim zaten. Yeni bir şey değil yani…

Hiç beklemediğim bir anda ortaya çıkan sevdiğim birisi bile olsa, hazırlıksız yakalanma korkusu- ki burada hazırlıktan kastettiğim  pasta börek yapmak elbette değil-  hiç hoşuma gitmiyor. Uyum sağlama sorunum var sanırım. Sonra … Çok para harcanan sürprizleri de sevmem. Cimri bir insan hiçbir zaman olmadım ama gene de parayı veren ben olmasam da daha makul sürprizler yapılmasını tercih ederim. Haa yapan Bill Gates ise ona sesimi çıkartmam. “Adamcağızın içinden gelmiş yapmış” der geçerim!

Arkadaşları toplayıp yapılan doğum günü eğlencelerinde “Ceeeeee!” şeklinde ortaya çıkılmasından da hoşlanmam.  Çok klasik bir Amerikan filmi kıvamındaki bu durumda doğum günü çocuğu olmayı asla istemem. Hatta “Ceeeee!” diyen tarafta da mümkünse olmamayı tercih ederim. Doğum günümü kiminle geçirmek istediğime ben karar vermek isterim. Biraz dominant bir yapım olduğunu yadsıyamam… 

Doğum günlerinde ve kavga sonrası gelen çiçekleri sevmem. İkisi de çok bilindiktir. Hele de kavgadan sonra geldiyse, o çiçekleri alıp kafasına geçirmek isterim getiren kişinin. Sevgililer gününü  gördüğümde yolumu değiştirip karşı kaldırıma geçerim. O gün her yerde gözümüzün içine sokulmaya çalışılan kıpkırmızı kalp figürlü ıvır zıvırların hepsinden nefret ederim. Yapmacık ve zorlama olan her “özel” güne gıcık olurum.

Sırf adet yerini bulsun diye alınmış bir hediyeden hiç hazzetmem. Ama beğenmemiş olsam da asla belli etmem; yoksa bir daha hediye almazlar değil mi ama? Aslında onu alan kişinin beni ne kadar iyi tanıdığı ile ilgili ciddi bir ipucudur hediyeler. Hediyeyi eğer ben alacaksam da kişinin özelliklerine en uygun şeyi bulmak için günlerce kafa patlatırım. Eğer benim almayı düşündüğüm hediyeyi ya da yapmayı planladığım sürprizi, aklına esip de kendisi yaparsa sinir olurum ama yılmam. Hemen yeni bir hedef gözüme kestiririm, yeni planlar yapmaya başlarım. Haaa aynı şey bir kez daha tekrarlarsa bu sefer yılarım.

Haaa tabii ki madalyonun bir de diğer yüzü var. İnsanın canı ara sıra da sürpriz istiyor canımmm… Şöyle bir parça gizem, biraz merak sosuna bulanmış lezzetli ve ufak bir parça… Fena mı olur? Eeee o zaman nedir son durum? Sürpriz yap ama bazılarını yapma! Hangileri o “bazıları”? Söyleyemem çünkü o zaman sürprizin ne anlamı kalır ki? Yani işin içinden çık çıkabilirsen! Her şeye karşın bana sürpriz yapma kararlılığında olanlara sesleniyorum – tabii bu yazıyı okuduktan sonra eğer kaldıysa böyle birileri-  siz gene de bana sürpriz yapmaktan vazgeçmeyin!  Ya harika olur ya da felaket!

9 yorum:

  1. "Uyum sağlama sorunum var sanırım." demissin ya...mesela tam evde oturma moduna girmisken cat kapi gelen arkadaslarinin israrli hadi disari cikalim onerileri bir anda bu uyum sorununu gundeme getirir bende..."Hayir" deme ozgurlugu elbet var ama kolay degil galiba.

    YanıtlaSil
  2. Haşim Arıkan2 Kasım 2008 12:22

    Valla ne desem ki Yeşim. Ben arkadaşlarının yerinde olsam sana hayatta süpriz yapmam bu yazıdan sonra:)) Yaparsam da sürpriz havasına sokmam olayı sanırım. Nasıl yapılırsa artık bu. Aslında iki kişi arasında olan küçük sürprizler iyidir. Sürpriz özel bir zaman ve mekana endekslenmemişse. Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  3. Aydan Atlayan Kedi2 Kasım 2008 12:40

    Seni huysuz kontrol delisi seni :D Ben süprizleri sevmeme rağmen bazıları ciddi anlamda çok can sıkıcı olabiliyor. Biraz'ın örneğindeki gibi çat kapı arkadaşlar tüm planlarını altüst edebiliyorlar mesela. Ama olsun yine de süprizler güzeldir. Ben şaşırmayı sevdiğimden galiba süprizleri de seviyorum :)

    YanıtlaSil
  4. Yeşim Özdemir2 Kasım 2008 13:04

    -Sevgili Biraz... Çat kapı ne gelinsin isterim ne de ben giderim... Çünkü kafamda planladığım şeyleri bir engel nedeniyle yapamamak beni çok huzursuz ediyor. Eee yaş ilerledikçe biraz da çatlaklaşıyorum sanırım:)))BR/BR/-Sevgili Haşim...Valla pek iyi bir şey yapmadım sanırım bu sürpriz konusunda fikirlerimi yazmakla:))) Evet bak ne güzel yakalamışsın. Sürpriz havasına sokunca daha farklı bir ruh haline giriyorum çünkü...BR/BR/- Fullam... Ben şaşırmayı sevmiyorum sanırım. KOntrol delisi olma durumum ( kendi hayatım için elbette) ciddi ciddi var aslına bakarsan. Ne diyeyim ki? Allah benimle olan tüm sevdiklerime sabır versin:)))

    YanıtlaSil
  5. Yine de kendine haksızılık etme Yeşom, senin varlığın bile yeter arkadaşlarının yanında.BR/Sürpriz mi?BR/Eh o da dozunda olursa arada bir gerekir belki.:)

    YanıtlaSil
  6. ceee... Süpriiiiz. Ben geldiiim.BR/Hadi be daha neler!!!BR/Sırası mıBR/Ya bir dur yaBR/Ama ama ben burada değilim ki...BR/BR/Hay allahım şimdi nasıl tepki verecem.BR/BR/Kikir ne hooooş...BR/BR/İlahi siz vallahi.

    YanıtlaSil
  7. Yeşim Özdemir3 Kasım 2008 04:33

    -Özlemciğim...Bunun adı düpedüz huysuzluk sanırım. Baksana şu yazdıklarıma. Ben olsam bunları okuduktan sonra hayatta sürpriz falan yapmam valla:)))BR/BR/- Bizim evin cadısının kim olduğunu artık açık seçik bir şekilde biliyorsunuz değil mi Engin:))) Ama en azından kendi ipliğimi pazara çıkartıyorum da bu masum görüntümün altında nasıl bir canavar yattığını gösteriyorum size de:)))

    YanıtlaSil
  8. hımm nedense benzer birşey yakın zamanlarda yaşanmış ve bu durumdan nasibini de biri almış gibi geldi bana :))

    YanıtlaSil
  9. Yeşim Özdemir3 Kasım 2008 14:40

    Yok yok valla öyle bir şey olmadı Özlemciğim:)) Olsa oldu diye yazardım. Bir arkadaşımın doğumgünü için eşinin arkadaşıma sürpriz yapma çabaları üzerine aklıma gelen bir konuydu...Hepsi bu:)

    YanıtlaSil