Biraz önce ekiplerin bir sorun yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için gelen Genel Müdür Yardımcısı Muzaffer Bey ile tanıştım. Dönem dönem firmanın üst düzey yöneticileri, montajı yapılan evleri gezerek, olası aksaklıkların önüne geçmeye çalışıyorlarmış. Çok güzel ve çalışanları motive edici bir uygulama bence de…
Şu anda evin içinde ve dışında herkes arı gibi çalışırken, ben de Antalya’nın o bunaltıcı neminden ve sıcağından uzak, evimizin verandasında bu satırları yazıyorum..Aynı zamanda çektiğim fotoğraflardan, çalışan arkadaşlara hatıra CD’si yapıyorum. Rüzgar ve cırcır böceklerinin seslerinin geceleri nasıl da güzel dinleneceğini düşünüp heyecanlanıyorum. Ev bitmeden keyfi başladı ya nihayet; daha ne isteyeyim ki?
Bundan sonraki yazımda artık devir teslim töreninden fotoğraflarla döneceğim.24 Haziran akşamüstü itibarıyla son durum şöyle…






















“Adın nedir?” diye sorduğumda yüzünde utangaç bir ifade belirdi. Yaşına ve görüntüsüne çok zıt, çocuksu bir ses tonuyla yanıtladı:”Sevcan!”. Yüzüne baktım. Kırklı yaşların başında olsa gerekti. Kucağında birleştirdiği ellerini ovuşturup duruyordu. Yakınmasını sorduğumda yüzüne kocaman bir gülümseme yayılıverdi. “Bilmiyorum...”
Elbette her çalışmanın bir de tatili olmak durumunda... 4. gün, montajı yapan arkadaşların da izin günüydü. Hoş izin yapmasalardı da doğa şartları onlara zorunlu bir izin verecekti; çünkü bizim köyde tüm gün yağmur yağmıştı. 5. gün ile ilgili olarak verebileceğim haberler ise şöyle:
Şimdi sırası mıydı hasta olmanın? Öğleye kadar kendimi toparlamaya çalıştıktan sonra , piknik malzemelerimizi de yanımıza alarak köye doğru yola çıktık. Giderek bulutların rengi koyulaştı ve yağmur yağmaya başladı. Köy yoluna döndüğümüzde otomobilin içine dolan o mis gibi ıslak toprak ve çam ağaçlarının kokusunu , tamamen tıkanmış burun deliklerimden dolayı hissedemiyordum.











“Usta aradı. Başı ağrıyormuş, bugün gelemeyecekmiş! ” ya da “Eee iyi de bu duvar eğriii???” ve hatta “İşçiler ‘her gün pide mi yiyecezzzz!’ diye sızlanıyor” gibi cümleler bir inşaatın yapılma aşamasında sık sık duyduklarımız arasındadır. Zamanın geçtiğine mi yanarsınız, yoksa paranızla rezil olduğunuza mı? İnsanların mesleklerine ve zamana saygı duymamalarının faturası hep zavallı bizlere çıkar. Amaaaa bu sefer çıkmayacak. Çünkü artık dişi kuş ve usta devri kapandı. Şimdi yuvaları “Fabrikev” yapıyor.
Muayene odasındaki sandalyelerden birisinde oturmakta olan yaşlı adam, sessizce kayıt işlemlerinin yapılmasını bekliyordu. Adamın bilgilerine şöyle bir göz gezdiren hemşirenin yüzündeki ciddi ifade, birden bire muzip ve heyecanlı bir hal aldı: