12 Aralık 2009 Cumartesi

HERKESİN BABASI ÖLÜR...

father_and_sonHerkesin babası ölür! Kimisi erken... Kimisi geç... Geç mi? Ne diyorum ki ben? Kim babasının geç öldüğünü düşünebilir ki? Bunu düşünebilmek için herhalde ondan nefret etmek gerekir. Bir insan babasından nefret edebilir mi peki? Neden olmasın? Çok sev ya da nefret et; ama babalar mutlaka ölür...

Bazen "erken" olarak tanımladığımızın, aslında neye ya da kime göre erken olduğunu düşünmeyiz bile... Önemli olan onu bir daha göremeyecek olmamız gerçeğidir. Ama mantıklı düşünebilsek bunun kıyaslamasına gidebiliriz belki de kendi içimizde. Babamı kaybettiğimizde daha 46 yaşındaydı; ben de lise ikinci sınıftaydım. Bizim için çok erkendi; değil mi? O zaman, bugün babasının cenaze töreninde olduğunun bile farkında olmayan küçücük yavruya ne demek gerekir? O , büyüdüğü zaman neler düşünecek ya da anılarında babasına dair en ufak bir ipucu olabilecek mi? Fotoğraflardan ona gülümseyen bir yabancı adam dışında ne ifade edecek onun için "baba" kavramı?

Bayramın ilk günü Şule babasını kaybetti. Sevdiği bir çok insanı son üç senede kaybettiği için biz bile isyan ediyorduk artık başına gelenlere... Mayıs 2007 de eşini kaybettiğinde, ona taziyeye gelen bir başka arkadaşım yaklaşık 90 yaşında ölen babasına ne kadar üzüldüğünü anlatmıştı ben de yanlarındayken. Öfkelenmiştim aslında için için. Çünkü 42 yaşında ölen bir adamın acısıyla bir olamayacağını ve bu üzüntünün uygunsuz olduğunu düşünmüştüm. Ama sanırım yanılmışım. Çünkü artık biliyorum ki , herkes kendi acısının en büyük olduğu yanılgısına düşüyor. Bu da sanırım çok insanca ve doğal...

İhsan Amca'nın beklenmedik kaybı nedeniyle, Şule ile ellerimiz birleşmiş oturuken bana söylediği bir şey vardı... "Babanın ölmesi başka hiç bir şeye benzemiyormuş. Ne zaman başım sıkışsa , babam kocaman sağlam bir duvar gibi arkamda dururdu. Şimdi o duvar yıkıldı... Güven duygumu kaybettim!" Ne demek istediğini çok iyi anlıyordum; çünkü onun kırklı yaşlarda yaşadığı duyguları ben onbeşimde hissetmiştim. Ama artık anlıyorum ki bunun da bir yaşı yokmuş. Onbeş ya da kırk... Baba , her zaman babaymış... İnsanın hayatında "güven" hissedebileceği birilerine mutlaka gereksinimi varmış...

Benim henüz bir genç kızken hissettiklerim ve isyanım, aslında babasıyla sağlıklı ilişkiler kuran farklı yaşlardaki herkes için geçerliymiş. Burada en önemli olan, babanla mümkün olan en çok zamanı keyifle geçirebilmekmiş. Ve aslına bakarsanız ben gene de şanslıymışım. Şule benden daha daha çok şanslıymış... Sevdiklerimizle ne kadar çok zaman geçirebilirsek, o kadar şanslıyız. Şansları hala sürenlerin bu avantajı sonuna kadar kullanmalarını tüm kalbimle diliyorum...

Not 1: Sensiz bir yıl daha geçti babacığım. Sanırım ben ölene kadar seni özlemekten vazgeçmeyeceğim...

Not 2: İhsan Amca... Sen kızını hiç merak etme! O bize emanet...

Fotoğraf: www.deviantart.com

10 yorum:

  1. Boğazım düğüm düğüm Yeşim, ne yszacağımı bilemedim.
    Cümleler böyle teker teker uçup gidyor işte ölüm karşısnda.
    Şule'ye sabırlar dilediğimi iletir misin?

    YanıtlaSil
  2. Sen, ne yazacağını bilemedin; ben de bir şey söyleyemedim zaten Özlemciğim... Dileğini Şule'ye elbette ileteceğim...

    YanıtlaSil
  3. Gıyaben tanıdığım arkadaşına baş sağlığı dileklerimi ilet lütfen. Böylesi yazıların açığa çıkardığı koca puntolu gerçeklerin dediği gibi
    onlar sağken değerlerini bilelim. Her ne kadar beğenmediğimiz yönleri olsa da... Yaş kemale erdikçe onlar gibi düşündüğümüzü unutmadan. Fırsat verilmemiş, imkan bulamamış bir kuşağın bizi biz yapan tüm yaşlılarına saygı duyuyorum, hele ana-baba bir başka kokar insanın her döneminde, özlemle anar dururuz. Bayramlarda akrabalara gitmemizi isteyen şeker reklamlarındaki duygusallığı her anımıza taşımak lazım.
    Şule'ye epeydir baba özlemi çeken biri olarak sabırlar diliyorum...

    YanıtlaSil
  4. Genelde anne ve babalarla hep bir didişme içerisinde geçer günlerimiz gençlikte. Bizler büyürken onlar çocuklaşır ve bu didişme yine bir şekilde sürer gider. Ama aslına bakarsanız sevdiklerimizin yanımızda olduğu her an bir armağandır bizler için. Bunu geç de olsa bir gün mutlaka anlarız. Önemli olan onları yitirmeden bu gerçeğin farkına varabilmektir. Klişe bir cümle gibi de görünse öyledir. Sabır dileklerinizi Şule'ye ileteceğim. Katkınız için teşekkür ederim Nadir Bey...

    YanıtlaSil
  5. Şuleciğim... Benim güzel dostum... Yaprak dökümü tüm hızıyla devam ediyor ne yazık ki... En azından sevgi ve gururla anacağımız ve özlemini her an hissedeceğimiz babalara sahibiz. Gene de şanslıyız; sence de öyle değil mi?

    YanıtlaSil
  6. Bundan 4 sene önce ben de babamı kaybettim. Bahsettiğiniz güven kaybını çok iyi biliyorum bu yüzden. Şule Hanıma cevabınızdaki gibi anabileceğimiz iyi babalara sahip olduğumuz için şanslıyız bencede.

    YanıtlaSil
  7. Aynı acıyı yaşayanlar, birbirinin neler hissettiğini çok iyi anlayabiliyorlar sanırım Ebru Hanım... Kötü bir olayın içinde iyiyi görmeye çalışmak da belki biraz Polyannacılık ama olsun varsın! Katkınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  8. Özlemi hiç bir zaman dinmiyor ki Hülyacığım... Bütün kayıplar zamansız ve acı ne yazık ki....Tıpkı sizin kaybınız gibi... Şule için her zaman ne yapabileceksem fazlasını yapmaya çalışacağım. Biz de Şule bizi sevdiği için çok şanslıyız. Tekrar tekrar sabırlar diliyorum... Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  9. sametbayındır15 Eylül 2010 05:45

    benim babam öldü ama ben 2 yaşın öldü ben babamın ölmemesini isterdim şimdi abılerım var anlarda babam gimi .ABİLERİM beni çok seviyo annem de seviyo bazen anneme soruyorum anne okulda herkes babasıyla öpüp iyi işler diyo ama ben öyle
    şansım yok babam öldü ablamda öyle bazen babam yok diye kendimizi öldürüp babamın yanına gıtmek istiyoruz ismail abi babamın yatığı şeyi yapıyo abdullah abim de aysını yapı ismail bursa gittiğinde özlüyorum çünkü seviyorum abdullah abimimi de seviyorum

    YanıtlaSil
  10. Ölümlere alışmak ve onunla yaşamaya çalışmak gerçekten de çok zor ... Ama ne yazık ki elden bir şey gelmiyor. Katkınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil