1 Temmuz 2010 Perşembe

GEÇMİŞTEN GELEN DOLAP

dolap_by_saksaganGri boyaları yer yer dökülmüş eski bir dolabım vardı çalıştığım işyerinde. Kapısına taktığım asma kilidin anahtarını yıllar önce kaybettiğim için onunla olan ilişkimi tamamen kesmiştim. Koridorun sonundaki pencerenin önünde diğer dolaplarla beraber dururken , yanından geçer, dönüp bakmazdım bile. Ve gün geldi  o dolapların artık emekliye ayrılması ve devletin eski eşya mezarlığına gönderilmesi gerekti. Demir kesme makasıyla, artık paslanmış olan asma kilit açıldı. Şimdi sıra içindekileri boşaltmaya gelmişti.


 


Tuhaf bir merak ve heyecanla açtım eski dolabımın kapağını. Aslında “Dolabım” demek bile garip geliyordu çünkü varlığını bile unutmuştum. Tıpkı yıllar önce içine koyduğum eşyaları unuttuğum gibi…  Herhalde benim için çok da önemli değildi içindekiler; aksi halde yokluklarını mutlaka hissetmez miydim? Kapak gıcırdayarak açıldığında ilk fark ettiğim burnumu gıdıklayan toz kokusu oldu. Sanki yılların terkedilmişliği, aniden açılan kapıdan dışarıya fışkırıvermişti.


 


Üst rafta  naylon korumaların içinde üç tane minik yastık vardı. Gezi sırasında işe yarayabilirlerdi ya da bir piknikte… Bir diş fırçası ve macunu, elbise askılarının arkasında kalmıştı. Alt bölüm ise tam bir curcunaydı. Tıbbi içerikli birkaç kitap,  miadı elbette ki geçmiş bazı ilaçlar, reçetelikler, “Voyage” dergisi, “Mutfak” dergisinin çocuklara özel hazırlanmış sayısı, el kremi, yarısı hala dolu olan bir kolonya şişesi, birer birer gün ışığına çıktılar hapsoldukları yerden. Kitaplar ve yastıklar dışında kalan bütün ıvır zıvırı bir çöp poşetine tıkıştırdıktan sonra  bezgin bir ruh haliyle koltuğuma oturdum.


 


Beni neyin hayal kırıklığına uğrattığını anlayamıyordum. Belki  varlığını unuttuğum ya da kaybolduğunu sandığım bir şeyi bulamamaktı bunun sebebi. Bulunca çocuklar gibi sevinecektim mutlaka. Ya da geçmiş yıllardaki benden, şimdiki bana gönderilmiş bir mesaj bulma isteğiydi belki de… Bütün çıkan eşyaları tek tek kontrol ettim ama en ufak bir anlamı bile yoktu benim için...


 


Koskocaman ve zavallı bir çöplüktü karşımdaki; kilitli, tozlu bir dolaba tıkıştırıp yıllardır unuttuğum… Zihnimin derinliklerinde temizlenmeyi bekleyen karanlık nice çöplük gibi… Bulunca sevineceğim bir şey çıkmalıydı oysa ki…Ya da benden bana bir mesaj…  Bir sürpriz bana iyi gelirdi belki de…. Kim bilir?


 


 


 


Görsel: http://browse.deviantart.com/?qh=&section=&q=dolap#/d2bip7z adresinden alınmıştır.

4 yorum:

  1. Bu da hayal kırıklığının bir başka çeşidi olmalı değil mi Yeşim ?
    Ya da geçmişin hiç iz bırakmamasına sevinmeli mi bilemedim ben?

    YanıtlaSil
  2. Yani o dolabın içinden sürpriz bir şeyler çıksa fena mı olurdu Özlemciğim? Ama çıkmadı işte!

    YanıtlaSil
  3. Yaz temizliği yaparken çekmecenin içinde bir kutu buldum... boş yere sakladığım bir şey varmı diye ararken elime milliyet blog zamanından kalma senin ve diğer arkadaşların el yazısıyla yazmış olduğu yazılarınızı buldum... Blog için rica etmiştim hepinizden. kırmayıp göndermiştiniz.. Görür görmez o anlara gittim... güzeldi o heyecanı yeniden yaşamak... bazı eşyaları bulmaksa çok üzdü... biraz sevinç biraz hüzün... bir elimde sevinç bir elimde hüzün vardı... kendi kendime söz vermiştim... bana hayatta üzüntüyü ve mutsuzluğu verecek herşey ( canlı ya da cansız) herşey gitmeliydi... öyle de oldu... yani demem o ki yeşom; hayatına dahil olacak bütün sürprizler güzel olsunn.. :)))

    YanıtlaSil
  4. Aaaa evet anımsadımmmm! Ne güzel bir ortaklık olmuştu değil mi? Gerçi elimden ameliyat olduğumdan beri yazım oldukça kötüleşti; eh bir de doktor yazısı efsanesini de eklediğimiz zaman ortaya pek yüz güldürücü bir şey çıkmamış olabilir senin açından:) Güzel dileklerin, benim de dileklerimdir. Güzel sürprizler hep bizimle olsun Sedacığım. Öptüm seni kocaman:)

    YanıtlaSil