
Menapoza girdikten sonra da yumurtalıklarını ve rahimini aldırmış…Çünkü meme kanseri ile diğer genital kanserler arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. “Ne zaman kanser olacağım?” diye korkuyla beklemektense, elinden geldiği kadar yeni bir çıkar yol bulmaya çalışmış.
Ülkemizde çok fazla örnekleri olmasa bile, özellikle ABD ve Avrupa ‘da giderek yaygınlaşan bir uygulama… Hem aile öyküsü, hem de birtakım genetik testlerdeki belirleyicilerin varlığı bir araya geldiği zaman felaket de “geliyorum” diyor. Önemli olan bu sinyalleri görüp de neler yapılabileceği konusunda bir karara varmak. Halen tıp dünyasında tartışmalara neden olan bu uygulama, başvuranların sayısı arttıkça hız kazanacak gibi görünüyor.
Elbette ki, sadece ailesinde ya da kendisinde kanser öyküsü olanlar değil, kadın ya da erkek herkesin, hiçbir sağlık sorunu olmaksızın, belli yaşlardan itibaren bir takım kanser tarama testlerini ve tetkiklerini yaptırmaları gerekmekte… Bu tetkikler, yapılması basit ama sonuçları çok yüz güldürücü işlemlerdir.
Burada en çok tartışılacak konu şudur: Kanser olma olasılığınız çok yüksekse, yaşamsal fonksiyonu olmayan bir organınızdan vazgeçebilir misiniz, yaşamak adına?.. İşe yaradığı, bir çok kişide gözlenmiş bir uygulama… Hâlâ da uzun süre tartışılacak gibi görünüyor. Peki siz ne dersiniz?
Konuyla ilgili röportajın tamamı:
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5811805
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder