Uzaktan yaşlarını kestiremediğim bir kadın ve erkek, ağır adımlarla karşıdaki bordo boyanmış evlerinin bahçesinden bize doğru yürüdüler. Yaklaştıkça, önce yüzlerindeki gülümsemeyi seçebildim; sonra da kenarları kırışmış ama sevgiyle parlayan gözlerini…“Hayırlı olsun.” dedi adam. Kadın da bu dileğe başını sallayarak katıldı. Teşekkür ederek ellerini sıktık. Kadının elleri sıcacıktı; başına bağladığı örtü ise sımsıkı. Bir yemeniyi de boynunun çevresine dolamıştı. Üzerinde bu sıcak havaya tezat bir yelek vardı. Yeleğinin düğmelerini kapatmak yerine tek eliyle her iki ucunu birleştirmişti.
“ Kaç keredir geldiğinizi görüyoruz. Bir merhaba demek istedik” dedi adam. Kadın bu sefer sessiz kalmamaya kararlıydı: “Sizi görünce bizim evi yapmaya başladığımız günler geldi aklımıza. Neler çektik değil mi?”. Söylediklerini onaylatmak istercesine kocasına baktı. Adam da gülümseyerek başını salladı: “Yaaaaa… Neler çektik biz? Öldük bittik yorgunluktan”. Sıcak ama rüzgarlı bir öğle vakti ayakta öylece durmuş, birbirimize hayatlarımızla ilgili kısa bilgiler vermeye başlamıştık.
Motosiklet kullanımının gerek ekonomik, gerekse “Maceranı yarat “ hareketinin giderek yayılması nedenleriyle artması, konu ile ilgili bir takım düşüncelerimi belirtme gereksinimini doğurdu. Bu konuda şimdiye kadar yazılmamışları yazmak, gene bana düştü haliyle… Şimdiden hayırlı olsun!
Sevgili Bülent…
- Yeşim?