10 Nisan 2007 Salı

İYİ MİSİN MUSTAFA?

35021Bundan yaklaşık 12 yıl önceydi. Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde görev yaptığım yılların son demleriydi. Bir öğretmen arkadaşım bana bir öğrencisini muayene için getireceğinden bahsetmişti. Ne problemi olduğunu sorduğumda “Biraz karışık bir iş” dedi. Birlikte uygun bir gün kararlaştırdık. Mustafa’yı işte o gün tanıdım…

Kapı çalınıp , gelmesini söylediğimde kapı aralığından 9 yaşlarında bir erkek çocuk göründü. Arkasında duran öğretmenine son bir kere bakarak, kapıyı kapatıp oturmasını gösterdiğim koltuğa ilişti. İlişti deme sebebim şu, hani, kadınlar oturduğunda -özellikle etek giymişlerse- her iki bacaklarını birleştirip zarifçe yana doğru uzatırlar ya, Mustafa da aynen bu şekilde oturdu. Kendimi tanıttım ve sonra havadan sudan sohbet etmeye başladık. Bu arada onu izliyordum. Çok güzel bir çocuktu. Siyah saçları, kalemle çizilmiş gibi dudakları ve kusursuz denecek bir burnu vardı . Kalın siyah kaşlarının altında parlayan çivit mavisi gözlerinde ürkek ve meraklı bir ifade vardı. Konuşurken abartılı bir şekilde kirpiklerini kırpıştırıp duruyordu. Yaşına ve köy çocuğu olduğuna inanılmayacak kadar da düzgün cümleler kuruyordu. Kucağında birleştirdiği elleri, oturuşu , mimikleri ve ses tonuyla aynı, bir kız gibi görünüyordu…

Alçak bir ses tonuyla anlatmaya başladı. Babası , annesi ve üç ablasıyla, Gazipaşa’ya yakın bir köyde oturuyorlardı. Erkek doğuruncaya kadar devam etmişti annesi. Babası çok istemişti bir oğlu olmasını. Fakat Mustafa hep ablalarıyla oynuyordu . Onların küçülmüş elbiselerini giymek istiyordu. Arkadaşları da hep kızlardı. Köydeki ve okuldaki çocuklar onunla alay ediyorlardı. Hatta ona bir de lakap takmışlardı: “Kız Mustafa”…

“Peki, sana böyle demelerine üzülüyor musun?” diye sordum. “Hayır , niye üzüleyim ki? “ dedi; “Zaten ben de kendimi kız gibi hissediyorum” diye ekledi. Sonra devam etti. Babasının ne kadar kaba saba bir adam olduğundan, annesini sürekli dövdüğünden bahsetti. Bu sırada gözlerinin önüne bir bulut çökmüştü sanki. Onun erkek rol modeli babası olduğu için, bütün erkeklerin de böyle olduğuna inanıyor ve onlar gibi olmak istemiyordu. Kendi duygusal yapısıyla, gördüğü erkekleri bağdaştıramadığı için, kız olmaktan başka çare yok gibi düşünüyordu belki de.

Birden duraksadı. Ciddi bir ifadeyle yüzüme baktı ve “Ameliyatla kız olmak istiyorum!” dedi . 9 yaşında bir köy çocuğunun bunu biliyor olmasına şaşırmıştım. “Ben erkek olarak kalmak istemiyorum. Etek giymek , bebeklerle oynamak istiyorum!” dedi. Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken devam etti “Bana yardım edebilir misiniz?”. Bir anda bu çocuğun cinsel anlamda da istismar edilmiş olma ihtimali aklıma geldi. Özellikle kırsal alanda sık karşılaştığımız bir durumdu bu. Sadece olay, genelde aile ve akraba içi yaşandığı için örtbas edilirdi. “Seni incitecek ya da canını yakacak bir olay yaşadın mı?” şeklinde üstü kapalı sormaya çalıştım. Cevabı ilginçti: “Ne sormak istediğinizi anladım, öyle bir şey olmadı”. O yaşta bir çocuğun, ne sormak istediğimi anlamamış olması gerekirdi, tabii başına gelmediyse…Olayın benim boyumu aştığının artık kesinlikle farkındaydım. Bir şekilde hemen aileyle iletişime geçmek gerekiyordu.

Görüşme bittiğinde , öğretmen arkadaşıma çocuğun ailesini yanıma göndermesi konusunda tembihledim. Defalarca çağırmamıza karşın gelmediler. Hatta arkadaşım evlerine gitti görüşmeye. Gene değişen bir şey olmadı. Bu sorunu kabul etmek istemiyorlardı büyük olasılıkla. Daha sonra tayinim çıktı ve oradan ayrılmak zorunda kaldım. Benden birkaç ay sonra da arkadaşımın tayini çıktı. Son telefon görüşmemizde ailenin hala hiçbir adım atmadığını öğrendim.

Üzerinden 12 sene geçti. Mustafa artık yirmili yaşlarının başında. Bu sorunlarla, ergenlik dönemini geçirdi. Kim bilir neler yaşadı ve hissetti? Kırık dökük duygular ve bocalamalarla mı büyüdü? Şimdi nerede ve ne yapıyor bilmiyorum. Erkek mi, yoksa içinde gizlendiğini düşündüğü kadın kimliğiyle mi devam ediyor hayatına? Hangisini tercih ettiğinde daha mutlu olacak? Kendine uygun olanı mı yoksa topluma ters gelmeyeni mi? İçindeki kız çocuğunu gömdü sakladı mı, kendisinin bile bulamayacağı derinliklere? Örselenmiş ruhunun yaralarını onarabildi mi? Merak ediyorum…

 

 

 

Not: Mustafa , çocuğun gerçek adı değil tabii ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder