5 Ekim 2006 Perşembe

"POR UNA CABEZA" VE TUNA

8979Bazı filmlerde, kimi sahneler insanın kafasına ve yüreğine kazınır ya," Kadın Kokusu " filmi de benim için bu filmlerden birisi.Al Pacino'nun "En İyi Erkek Oyuncu Oskarı" kazandığı ve kör bir emekli albayı canlandırdığı filmde, yaşama dair bir çok şeyin sorgulanması mümkün. Hayatına son vermeyi düşünen Frank Slate, bu düşüncesini gerçekleştirmek için kendisine muhteşem bir final hazırlar. Her ayrıntısıyla düşünülmüş bir plandır bu. İşte bu finale yaklaşılırken filmde, benim kafamda bir çok soru işareti oluşmuştu. O gece, yaşamına son vereceğini bilirken, gününü , güzel bir kadınla, kaliteli bir şarap eşliğinde lezzetli bir yemek ve üstüne de muhteşem bir tango ile sürdürmesi , bende çok büyük bir çelişkiye sebep olmuştu. Çünkü , hayatından vazgeçmek isteyen bir insanın , yaşamdan zevk alıyor olması çok da beklenen bir durum değildir. Ama bu adam , yaşamın keyfine öylesine varmıştı ki, ölümünü de aynı keyifle bir ritüel havasında yaşamak istiyordu sanırım...

Yaşamdan zevk alan bir adamın da ölmeye giderken yanında güzel bir kadın, kaliteli bir şarap ve tango olması aslında hiç şaşırtmamalıydı beni belki de:)

İşte tam ben bunları düşünürken "Por Una Cabeza" başladı. O muhteşem tango sahnesi ve o nefis parça... O kadar empati yapmıştım ki, kendimi akşam ölmeyi planlıyormuş ve şimdi de kendimi son tangomu yapıyormuş, son defa tango dinliyormuşum gibi hissettim bir an...Güzelliklere veda etmek ne kadar korkunç olurdu herhalde , son kere olduğunu bildiğinizde. Bir daha göremeyeceğinizi bildiğiniz bir insandan ayrılırken, ya da bir daha duyamayacağınız bir sesi,son kere aklınıza kazımaya çalışırken. Elbette bu kadar yoğun duygulardan sonra hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu düşünceler de uzun süre kafamda gezindi durdu. Şimdi ne zaman bu parçayı duysam yine gözlerim dolar.

Geçtiğimiz yaz , sevdiğim adamla birlikte ,Budapeşte'de Tuna nehri kenarında Elizabeth Köprüsü'nün bir ayağının altında minik bir cafede oturuyorduk. Ağustos olmasına karşın hava oldukça soğuktu. Biri keman ve biri de akordeon çalan iki müzisyen masamıza doğru yaklaştılar. Onlardan "Por Una Cabeza" yı istedim. Önce bilemediler, ancak mırıldanmaya başladığımda hangi parçayı istediğimi anladılar. Birden bire gene tüylerimi diken diken eden o tango başladı. Müziği , şarabı ve rüzgarı hissedip, Tuna'nın üstüne düşen Budapeşte'nin ışıklarını seyrederken , gözlerimden yaşlar akarak ,kendi kendime şunu diledim: "Umarım her zaman yaşamın güzelliklerinin farkına varabilecek kadar ağzımın tadı yerinde olur!!"

Çünkü yaşama karşı tüm algılarımızın açık olması, bize çok daha zengin bir dünya sunar......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder