
12 Aralık 2006 Salı
DANTELLİ BEYAZ MENDİL

1 Aralık 2006 Cuma
AIDS İLE KÖŞE KAPMACA

Sağlık Bakanlığı’nın 2006 verilerine göre, 588 AIDS, 1666 taşıyıcı olmak üzere toplam 2254 kişi HIV virüsüyle tanışmış durumda. Antalya’daki AIDS vakaları yaklaşık 60 kişi.
Olaya bir hasta olanlar, bir de sağlıklı insanların penceresinden bakacağız şimdi….
AIDS olduğu tespit edilen kişiler, illerde Sağlık Müdürlükleri bünyesinde kurulmuş birimlerce kayıt ve kontrol altına alınır. Belirli periyodlarda kontrolleri yapılır. Hastalara ya da taşıyıcılara ve ailelerine gerekli eğitimler verilir. Sağlıkla ilgili sorunları çözülmeye çalışılır. Hastaların bilgileri büyük bir gizlilik içinde saklanır. Hasta hakları ve meslek etiği açısından, hastanın bilgileri paylaşılmaz. Eğer bir şekilde duyulur ise, neler mi olur?
27 Kasım 2006 Pazartesi
HEPİMİZ POTANSİYEL ENGELLİYİZ

Bu dönemde, hep şunu düşündüm.. Bu süreç benim için sadece 1 ay ile sınırlıydı…Peki bunu ömür boyu yaşayacak olanlara ne olacak???
21 Kasım 2006 Salı
ÇOK GEÇ OLMADAN

Kadın anlatmaya başladı: "Bugün yaşıyorsam eğer, bunu sana borçluyum!"...
16 Kasım 2006 Perşembe
AAA! DOKTOR HASTA OLUR MU HİÇ?

AAAA niye olmasın ki???? ” diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum.. Ama ne yapıyorum: elimde bir mendil,silmekten kızarmış burnum ve yaşarmış gözlerimle , karşımdakine bakakalıyorum... Kendimi beceriksiz hissediyorum hasta bir doktor :)) olduğum için!!… Bu nasıl bir hatadır?… 14 senedir doktorluk yapan ben, nasıl olur da hasta olurum???… Bu ne razalet:)) Allah Allahhh,neredeyse hasta oldum diye suçluluk duymamı sağlayacaklar… İşe bak :))
6 Kasım 2006 Pazartesi
AŞKA TÖVBE!

Kalabalık bir aile şeklinde yaşanan konaklarda, aşçısı, şoförü, bahçevanı maaile, “ beni baştan yarat ” ekibi olarak zavallı köylü kızdan, bir hanımefendi çıkartırlar... Bu senaryoyu hep bilirim.. Ama her seferinde de aynı heyecanla seyrederim (Biraz da saflık var serde tabii…) ..“ Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da!! !” ya da “ Öylesine mesudum ki!! ” benim gündelik hayatta da sık kullandığım Yeşilçamdan yürütülmüş repliklerdir. Özellikle yağmur yağan bir haftasonu (mümkünse Pazar), bir bardak çay ve kanepede dizlerimin üzerinde bir battaniyeyle (babaanneler gibi), güzel bir Türk filmi seyretmek, benim için en büyük keyiflerden birisidir….
3 Kasım 2006 Cuma
SEL YATAĞINDA UYUYAN ÇOCUK

Batman'da... Henüz iki yaşında-imiş....
Çamura bulanmış vücuduna baktım.. Küçücük ayaklarına... Sıyırılan kazağından görünen karnına...
Amcasının kucağında... Amca kucağı "güven" demektir değil mi???
Güvende değil artık... Çünkü yaşam onun için bitti artık. (Onunla beraber şu anda 41 kişi için de...)
Babası daha "güvende!!!" olsun diye amcasının evine götürmüştü onu...
KIRMIZI IŞIKTA İNSAN MANZARALARI

Antalya’da yine yağmur yağmakta... Daha ne kadar su var gökyüzünde bilmiyorum. Bana ,sanki ,artık dibine gelmişizdir gibi geliyor...
Hava kararmaya başladı. Kış saati uygulamasından nefret ediyorum!!!
Kırmızı ışıkta bekliyorum. Silecekler yavaşta çalışıyor. Camlar buğulanmaya başladı. Yerler ıslandığında, asfaltta arabaların ve sokak lambalarının ışık oyunlarını seyretmekten oldum olası hoşlanırım. Ben, böyle ışıkları seyrediyor ve radyoda hoş bir tango bana eşlik ediyorkennnnn...
Etiketler:
AKLIMA DÜŞENLER,
araba,
kırmızı ışık,
korna,
trafik
28 Ekim 2006 Cumartesi
HEPİMİZİN HAYATINDA BİR KADIN VAR

ÇÜNKÜ MEME KANSERİ ,ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİYLE, ARTIK, ÖNLENEBİLİR HASTALIKLAR GRUBUNDA KABUL EDİLMEKTE!!!
25 Ekim 2006 Çarşamba
ZUMA NEDİR? NASIL OYNANIR?

İşte ''Zuma'' da benim için böyle bir oyun… Bilenler bilir. Ben bilmeyenler için kısaca anlatayım. Şimdi bu oyunda bir tane aptal kurbağa var. (Oynarken, o aptal kurbağa, sen oluyorsun tabii) Bu kurbağanın görevi, ağzından farklı renklerde toplar çıkartıp senin yönlendireceğin tarafa atmak…
20 Ekim 2006 Cuma
SAKARLIK TARİHİM!!!

işlerini bitirirler. Ben , hiçbir zaman öyle bir insan olamadım. Bir işe başlayıp da kendime bir zarar vermeden bitirdiğim zaman, kendimle gurur duyuyorum:)) Bizim gibilere halk arasında "sakar" deniyor. Kendini bilmek iyi bir şey en azından...
Geçenlerde yaşadığım bir olay, sakarlık tarihimi gözden geçirmeme sebep oldu. Yaptığım sakarlıkları bir değerlendirmeye almak istedim. Her sakarlığa bir Sakarlık Puanı (SP) verdim(1 den 10'a kadar). Bu sakarlığı kaç kere yapmış olduğumu belirttim. En sonuna da bu durumu nasıl çözebileceğimi planladım. Bakın nasıl bir liste çıktı karşıma:
18 Ekim 2006 Çarşamba
BEN, ŞAHSEN, BİZZAT, KENDİM

“ Ben Şahsen Bizzat Kendim ” , tam da bunu sorgulayan bir film…Seyredeli oldukça uzun zaman geçti. Ama kafamda yer etmiş filmlerden birisi…Konusu, “ Sliding Doors ” ile paralel gidiyor. Yaşamımızın ,tercihlerimizle ve anlarla farklı yönlere akması konu ediliyor her iki filmde de…
17 Ekim 2006 Salı
GÜZELLİĞİN ON PARA EDER Mİ?

Geçen akşam "Extreme Makeover" isimli bir program seyrettim. Kısaca anlatayım. Kendi fiziksel özelliklerinden, bir şekilde memnun olmayan insanlar, programa başvuruyorlar. Hepsi de çok "mutsuz" ve "umutsuz" görünüyorlar.
14 Ekim 2006 Cumartesi
KAMUOYUNA DUYURULUR!
İkinci bir emre kadar yüksek tansiyon ve kalp hastalarının fanatik olmaları yasaklanmıştır! Özellikle 60 yaş civarı iseniz, üstelik kadınsanız, hele bir de benim annemseniz kesinlikle yasaklanmıştır:)) Tabii ki bazılarınız(!) bu yasaklamadan dolayı hiç memnun olmayacaktır. Ama gelin görün ki başka çarem kalmadı...
Öncelikle şunu söyleyeyim; itirazım var!!! Futbol takımı diye bir şey olmasın; olsa bile en azından maç günleri kimselere söylenmesin; kendi kendilerine sessiz sedasız oynasınlar maçlarını!!! Yani insanların aile saadetiyle oynamaya kimsenin hakkı yok ki... Ya da benim akıl ve ruh sağlığımla oynamaya.. Ya annem gidecek elden, ya da ben!
Öncelikle şunu söyleyeyim; itirazım var!!! Futbol takımı diye bir şey olmasın; olsa bile en azından maç günleri kimselere söylenmesin; kendi kendilerine sessiz sedasız oynasınlar maçlarını!!! Yani insanların aile saadetiyle oynamaya kimsenin hakkı yok ki... Ya da benim akıl ve ruh sağlığımla oynamaya.. Ya annem gidecek elden, ya da ben!
Etiketler:
fanatizm,
galatasaray,
hipertansiyon,
MİZAH
12 Ekim 2006 Perşembe
BUGÜN BİR BEBEK DOĞDU

Etiketler:
bira şişesi,
ev,
karton,
YAŞAMDAN ÖYKÜLER
11 Ekim 2006 Çarşamba
FIRINDAKİ ÇÖREK

8 Ekim 2006 Pazar
KIRMIZI PATENLER

Gerçekten de bizi eğlendirecek oyuncaklarımız,playstationlarımız, dvd, bilgisayar vs yoktu… Ama bizim en büyük eğlencemiz, sabahtan çıkıp da, akşam yemeğine kadar bütün enerjimizi tükettiğimiz sokaktı. Gerçi öğle vakti annelerimizin zoruyla eve girip “uyumasak da yatıp dinlenirdik!!” Ama o zamanlarda annelere itiraz da edilmezdi zaten.Gözlerinize dik dik bakmaları yeterliydi. O dik dik bakışlar, misafirlikte fazladan bir şeker almak için kaseye elimizi uzattığımızda ya da anlamını bile bilmeden yaşlılara “moruk” dediğimizde de hep üzerimizde olurdu zaten…
5 Ekim 2006 Perşembe
"POR UNA CABEZA" VE TUNA

Yaşamdan zevk alan bir adamın da ölmeye giderken yanında güzel bir kadın, kaliteli bir şarap ve tango olması aslında hiç şaşırtmamalıydı beni belki de:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)